Öyle bir maçtı işte

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe normal oyununu oynadı. Varolduğundan farklı bir anlam yüklemedi, sadece kriz haftalarının aksine daha dikkatli ve inatçıydılar. Nobre-Anelka-Alex birlikteliği kırıldı. Geçen sezondan beri çok aranılan savunma kadrosu biraraya getirilebildi: Önder-Servet-Luciano-Ümit. Olumlu noktalara rağmen Galatasaray maçında da Kayserispor karşısındaki sorunlar devam ediyordu. Neler mi? Sağ açık pozisyonunu dolduramıyorlar. Son atama ise Appiah. Bu sefer de onun çılgın ve zekice oyun kuruculuğundan yoksun kalınıyor. Selçuk-Kemal ve Servet’in uzun süreli yokluğu ciddi tahribat yarattı. Alex’in rakibi meşgul etmekten vazgeçtiği son dönemlerde işler elbette daha zor. Tuncay’ın ne kadar uğraşsa da savunma ve kademe zaafiyetlerini de ekleyin... Ama orta saha, değişik tercihler ve kurgulara rağmen olması gereken verimi gösteremiyor. Hücuma girmeleri gerek. Galatasaray maçında sadece Deniz yapabildi. Konyaspor maçı ilk devresinde ise kimse! İlk yarıda kaleye çekilen iki şut var; Luciano ve Servet’ten. Hücumdayken yarı sahasında 3-4 oyuncu kalıyor. İleri atılan topta Anelka var, o da topu 2-3 rakibe karşı saklamak zorunda kalıyor. Bir futbolcu 4-5 saniye topu tutabilirken fazlasını veriyor ama nafile, hala çekim alanında Fenerbahçeli olmuyor. Bunun kaybettirdiği net pozisyonları Daum düşündükçe çıldırıyor olmalı. Galatasaray akıcı oynuyormuş gibi görünse de hala futbollarının özü yıllara dayanan uzun topun deforme olmuş hali. O kökenden gelenler engelleyemiyor kendini. Varolan oyuncularla o dönemlerdeki felsefede ısrar vakit kaybı. Ama karambollerden çok iyi beslenebilen yetenekli ve tek vuruşçu golcüleri var. İstediklerini elde ediyorlar. Fenerbahçe ise geriye çekildiğinde ve sıkıştığında böyle oynamaya çalışıyor. Hem de asla hava topunda başarılı olamamış Anelka ile! Bu takımın taktiği olamaz, Daum’un tarzı değil. Bazı takımlar bazı şeyleri asla yapamaz, yapmamalı. Galatasaray son 3 yılda tek maçta performansını inanılmaz yükseltebiliyor. Limitlerini zorluyorlar. Normalde maç içi ortalama 40 dakika olan iyi hallerini neredeyse 90 dakikaya yayabiliyorlar. Aslında bir takım için en istenmeyen durumlardandır. Uzun vade hedeflerine zarar verir, aldatıcı olabilir. Bu tavan yapma ruh hali, aşırılıkları ve tahammülsüzlükleri artırabiliyor. Kökünde Fatih terim dönemlerine uzanan anti-futbol kültürü yatıyor. Agresiflikten beslenen, rakip ve hakem üzerine hamleleri olan bir kültür. Milli takıma kadar taşınmış, izleri hala o nesilden silinememiş bir kültür. Yorumcuların, futbol ortamımızın çanak tuttuğu, tabulaşmış, kamuoyu önünde kabullenilmeyen, bodrumda özeleştiriyi bekleyen bir konu. Sürekli de icraatlerle güncelleştiriliyor.