Arama

Popüler aramalar

Sabotaj

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Kezman, Van Hooijdonk, Zeman, Löw, Daum, Osieck, Del Bosque, Gerets, Tigana, Ortega... Liste her sene uzuyor. Hepsi futbol ortamımızda birkaç ay süre geçirdikten sonra medyayla gerginlik yaşıyor. Çelik gibi siniri olanlar bile dayanamıyor. Kapısını, ağzını mühürlüyor. Boşa konuştuğunu düşünüyor, art niyetli yaklaşımlardan bıkıyor. Muhatap olduğu insanlar duvar. Dinlemiyor, anlamak ve saygı göstermek istemiyor. Söylediği on cümlenin içinden laf seçip manşet yapıyor. Herşey provakasyon ve tarafları birbirine düşürmek üstüne kurulu. Mesela Prekazi gibi bir isimle yıllar sonra tam sayfalık güzel röportaj yapma şansı buluyorsun. İnsanlar hevesle okumak istiyor. Ama manşet olarak Roberto Carlos’u küçümsediği mesajı veren başlığı yapıştırıyorsun. Ve bu zihniyet Zico’ya, Feldkamp’a, Daum’a, Carlos’a akıl verecek, onları aşağılayacak kadar güçlü! Bunu kaldıramıyorum artık.
Futbolu yönetenler de, yorumlayanlar da, yayınlayanlar da çoğunlukla aynı. Bu insanlardan Trabzonspor-Sivasspor maçı gelişmeleri üzerine adalet dersleri dinlemek komik oluyor. Haluk Ulusoy federasyonunu suçlamalarını seyretmek de. Malum Magnum’u beraber ateşlemişlerdi, ama onlara göre barut izi sadece Ulusoy’un elinde! Gittikçe derine saplanan bıçak henüz kınından çıkarken gülenler şimdi bu kanamayı durdurmak için Ulusoy’u istifaya davet ediyor.
Futboldan bu kadar rant elde edip araba-ev alabiliyorsanız, televizyonlarda kamp kurup meşhur oluyorsanız, “medyanın işi sistemi düzeltmek değildir, bize ne” diyemezsiniz. Statlarda çıkan olaylardan ve federasyonun keyfi yönetiminden sizler de sorumlusunuz. Sahaya inen taraftarın ya da dayak yiyen futbolcu ile küfür edilen teknik direktörün vicdani yükü sizin de omuzlarınızda. Malta maçındaki beraberliğin en büyük pay sahiplerinden de biridir medya. 2002’nin kalıntıları üzerine gelecek inşa edebilmek için değişime engel olundu. Kendi tarikatlarının dışarda kalmasını istemeyenlerle beraber bir neslin elinden 2 uluslararası turnuva çalındı. Değişime engel olup şimdi de şikayet etmeye hakkı yok kimsenin.
Yalanlar ve yanlış yorumlar (bilgisizlik, vizyonsuzluk ve çıkarcılıkla süslü) Türk teknik direktör ve futbolcuların gözlerini boyayıp kendilerini kandırmalarına, sonra tepe üstü çakılmalarına, yabancıların ise “Lanet olsun” diyerek pes etmesine sebep oluyor. Fatih Terim de etrafında yarattığı “el pençe divan duranlar” yüzünden ne kadar gerçeklerden koptuğunu farkedemedi. Pekii, geride kimler kalıyor? Kötü yöneticilik yapanlar, yeni Ulusoylar ve hepsinin üstünde tüm ikiyüzlülüğüyle mensubu olduğum medya (istisnalar hariç).
Yabancı hakem gelsin denir arada bir. Aslında bize gereken yabancı futbol yorumcuları.