Arama

Popüler aramalar

Yarım sıfır

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Milli takımı yazsak nesini yazalım. Bunca yıllık futbol serüvenimizde 5 günde 5 sakatlığa şahit olmadık. Milli takımın 3 maçta 6 puan kaybına da epeydir şahit olmamıştık. Ava giderken avlanmak buna denir herhalde.

Biz en iyisi ligimize dönelim. Dönmeden İlhan ağabeyimizin prim isyanına katıldığımızı belirtelim. Bu neyin primi? Yazıktır, günahtır. Milli formanın manevi değerini bu denli maddiyata endekslememek gerekirdi.

Düşelim Bursa yollarına. Fenerbahçe için belki de en kritik dönemeç. Bir tarafta Alex’in gölgesi, bir tarafta sakatlıklar kabusu. Gel de çık işin içinden. Yerinde olmak isteyeceğimiz son kişi Aykut Kocaman. Takım kazanırsa kahraman, aksi halde maazallah hedefteki tek adam.

Bu şartlarda Aykut hoca nasıl bir saha içi kurgusuyla mücadele edecek, ya da nasıl bir saha içi kurgusuyla mücadele etmeli? Bizce korkunun ecele faydası yok. Ne yapıp ne edip Bursa’dan üç puanla dönmenin hesabını yapmalı. “Bir puan işimi görür” derse yanılır.

Kazanmanın yolu gol atmaktan geçtiğine göre, sahaya süreceği 11’in öncelikle gol yememesi gerekir. Fenerbahçe takımı daha etkili bir futbol oynayana kadar şu aşamada kesinkes kalesini gole kapatacak her türlü saha içi önlemini almak zorunda. Öyle maçlar vardır ki, ancak yarım sıfır kazanabilirsin. Bize göre Bursa maçı da onlardan biri. Zaten sezon başından beri zor gol atan Fenerbahçe’nin bu maçta geriye düşmemesi gerekir. Skoru kontrol edip bulacağı her pozisyonda sinekten yağ çıkarmak mecburiyetinde.

Ayrıca futbolcularını maç öncesi üst düzeyde motive edip hazırlamak zorunda. Bir paragraf da uzun süredir yedek bekleyen futbolculara açalım. Fenerbahçe takımının futbolcularısınız ve şartlar ne olursa olsun sahaya çıkıp size verilen şansı en iyi şekilde kullanmak zorundasınız. Aksi takdirde ilerleyen haftalarda “Biz niye oynamıyoruz“ diye söylenmeye hiç ama hiç hakkınız olmaz.