‘’Kayıp‘’
16 maçtır yenemeyen bir Trabzonspor mu? 7,5 yıldır yenilmeyen bir Fenerbahçe mi? Bu sene büyük maç kaybetmeyen bir Trabzonspor. Başakşehir maçı berabere, ligin ilk yarı karnesinde Beşiktaş ve Fenerbahçe ile deplasmanda oynanan maçlarda berabere, namağlup Galatasaray karşısında alınan bir galibiyet. İşte bu şartlar altında geldi Trabzonspor maça. Fenerbahçe şampiyonluk yarışına ortak olmak isteyen rakibine geçmişin izleri ile hamle yapma düşündeydi belki tüm spor adamlarının zihninde ise “Bu Trabzonspor yenilmez” düşüncesi hâkimdi.
Maç başladı telaşta. Telaşlı ve tenisteki tabir ile basit hatalar yapan bir Trabzonspor’u baskılayan Fenerbahçe ilk 15 dakikada karşımızdaydı. Bordo Mavili takımda savunmada o kadar rahat pozisyonlar garip top kayıpları yarattı ki; Kamil-Uğur-Durıca-Pereira uyumsuzluğu bunun temel nedeniydi. Bu noktadan orta alana bile çıkamayan toplar sürekli atak olarak döndü. Yusuf istediği topları, Burak ve Olcay koşulu fuleli hamleleri yapacak açılımları bulamadı. Üstüne İsmail ve Fernandao ikilisi ortak yaşamı iyi kurgulayınca Aatıf’da onlara şutları ile destek verince pozisyon sayısı arttı. Duran toplarda bu yıl 15 gol bulan bunların 8’ini köşe toplarında yakalayan konuk ekip golü böyle bir organizasyon ile buldu ama öncesinde Burak’dan yediği ile ancak beraberliği kurtardı.
Şimdi futbol matematik midir diye soralım? Yanıt sizde…
4-1-4-1 ile oynayan Trabzonspor ve zorlama 4-3-3 Fenerbahçe.
Sol ayak ile top kontrolü olmayan İsmail ile sol bek, Sol bek Hasan Ali ile orta alandantopla ikisini eşittir sıfır rakam ile = 0
Aykut Kocaman Valbuena çok koşmuyor diye oynatıyorsa iyi orta yapıyor ve duran topları harika kullanıyor diye neden oynatmaz?
Hasan Ali teknik direktör olsa kendini ilk 11’e yazar mıydı?
De Souza bu kadar koşu yaparak içeri sokulup beraberlik golünü atarken Trabzonspor oyuncuları ne izliyordu film mi?
Sosa hamlesi ne kadar mükemmel ise 64. Dakikaya kadar gelen iki Fenerbahçe hamlesi o kadar geçti.
Fenerbahçe’de ilk 64 dakika oynanan oyun mu? O dakikadan sonra oyuna giren Valbuena ve Eljif’li Fenerbahçe mi?
Aykut Kocaman kazanamaz ise yarışdan çok kopuyor, Rıza hocam evinde kazanamayınca az mı kopuyor.
Özet ile 1-1
İki takım için kayıp.
GECENİN SORUSU:
Böyle bir maçta hakemin en basit an olan topun taca çıkışını doğru süzememesi kabul edilebilir mi? Futbol kalitesinin her geçen gün artığı ülkemde bu İspanya ikinci Lig seviyesindeki maçın müsebbibi kim? 43 dakikada İsmail gibi pozisyon yakalayan kaç futbolcu topu bu kadar kötü kontrol eder ve fırsatı kaçırır? (Sol bek İsmail’in kontrolü sol ayağı ile yapamayışı ders diye okutulur)
MAÇIN STARI:
Oyunun yıldızını yazarız ama adamlığın yıldızı, Volkan Demirel’di. Yağan yağmurda ıslanmasın diye maça çıktığı evladımızın üzerini kendi yağmurluğunu çıkararak örttü. Volkan bravo. Volkan gençliğin yeni tabiri ile 10 numara 5 yıldızlık hareket adamsın.
Ve maçın adamı; Valbuena. Oyuna hamleleri mükemmeldi. Aykut Kocaman hocamın bir bildiği vardır yedektedir diyenler şunu anladılar ki Aykut hocanın bildiği yokmuş.
MAÇIN OLAYI:
Teknik adamların tavırları oyunu etkiledi. Kendisi için dezavantajı avantaja çeviren felsefeyi oyuna iyi yansıtan bir adım öne geçti. Peki ama neydi sıkıntı;
Fenerbahçe’nin kadrosunda yoklara bakalım: Giuliano, Janssen, Neto, Skrtel ve Şener.
Trabzonspor’un yoklara: Hubocan, Castillo, Novak ve Mustafa Akbaş
Sağ bek Kamil yokluk yüzünden sol bek oynadı.
Omurgalardan De Souza yanında ilk kez Hasan Ali ortada yer aldı.
Bu isimler olmadan yaşanan kaotik ortamın taktiksel değişimi oyunun kaderini çizdi.
KISA MESAJ:
Trabzonspor’lu futbolculara kocaman alkış. Aslında Liglerde yer alan tüm takımların oyuncularına alkış. Ülkemizin, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacı olduğu dönemde sahaya ısınmak için çıktığı beyaz t-shirtlerinde resim ve yazı ile şanlı Mehmetciğimize verdiği destek muhteşemdi. Trabzonsporlu oyuncuların taşıdıkları tshirtlerde şöyle yazıyordu ; “Zeytin dalı operasyonu o mübarek bayrak işte bu bayrak”. Ve tribünlerde Mehmetçik adına görsel şölen çok iyiydi.
Bu hafta tüm takımların sahaya çıkarken taşıdıkları “Kalbimiz ve duamız ile Mehmetçiğin yanındayız” pankartını, ülkemizin ve bayrağımızın aşığı bizler, zihninde, ruhunda ve en önemlisi kalbinde taşıyor ve ölene dek yaşayacak. Mehmetçiğimize aslan ordumuza bir selam da bizden. Aynı tribünlerden ve ülkemin her yerinden yansıyan asker selamları gibi.
‘’Baskının bir anlamı kalmadı‘’
Badji ayağa oturan topa öyle bir hayat verdi ki, Beto çok zorlasa da yetişemedi. Tayfun da ona nazire yaparcasına Sabri’nin pasına hayat verdi. Özet ile iki klas gol ve birbirini zorlayan iki takımın kora kor maçı. Lakin Göztepe çok fazla bireysel hata yapınca Kayserispor rakibinin ev sahibi avantajını ezdi. Konuk ekip ise agresif tavrını kontrol edemeyince, tehlikeli noktalarda çok faul yapınca birde buna ek olarak, top kayıplarında Göztepe ile yarışınca ikinci yarı özellikle beraberlik golünden sonra Göztepe ana karaktere olarak yansıdı.
Figürasyona asla izin vermeyecek bu maçta kaderi belirleyecek son hamle için güçlü son vuruş ve pozisyon gerekiyordu ki onu oyunun son bölümündeki aktör Göztepe başaramadı. 13 kaleye atılan şuta rağmen çerçeve bu kadar uzakta kalırsa baskı anlamını yitiriyor. Hele hedefe gelmeyen ortalar…Sabri bu yaşında bazen mükemmel paslar atarken, bazen inanılmaz garip ve kontrolsüz ortala imza atıyor, sonra bunu telafi etmek için ekstra gayret sarf ediyor. Sahaya yayılan ve uzun toplar ile rakip ceza alanına fuleli koşular arayan Kayserispor son 10 dakikada 10 kişi kalmasa bu ezilme yaşanır mıydı? Top ile çok pası seven Göztepe Kayserispor’a 4. Deplasman galibiyeti için geçit vermese de Osmanlıspor maçı öncesi konuk ekip iki kırmızı kart ile yaralandı. Arada kupa maçı da oynayacak Kayseri için kartlar sıkıntı yaratacaktır. 13 şut girişimi ve sol kanadı çok yoğun kullanan Göztepe’nin tek gol ile yetinmesi ve 1 puana sevinmesi mi gerekir, yoksa Avrupa yarışında rakibi olarak en önemli yansıma gösteren Kaysersipor’un beraberliği üç puan olarak görmesi mi?
GECENİN SORUSU:
Neden Göztepe gibi harika bir potansiyel seyircisi olan ve İzmir’i Süper Ligde temsil eden tek takım olarak yansıyan Göztepe için 50 bin kapasiteli bir stat yok. Anlamıyorum. İnanıyorum ki her maç tribünler tam dolu olacak.
MAÇIN STARI:
Fırat Aydınus maçı bence çok iyi yönetti. İki kırmızı kart kararında da haklıydı. Hatta maç bittikten sonra çıkardığı kırmızı kart için ders diye okutulur diyebilirim.
MAÇIN OLAYI:
Tamer Tuna iki değişiklik yaptı ve bu iki değişiklik sadece dakikalar sonra Göztepe’ye beraberlik golünü getirdi Sabri ve Tayfun ikilisi tam anlamı ile mükemmel yansıma gösterdi. Hele Sabri Reis’in pası mükemmel ötesiydi.
KISA MESAJ:
Renktaşların buluşması her anı ile keyif verdi. Özellikle son dakikaları mükemmeldi. Heyecan dozu yüksek, açık oyunu seven ve pozisyon kovalayan anlayış harika bir yansıma gösterdi. Diğer taraftan kaliteli yabancı oyuncuların yerli ile uyumlaştırılması ile ortaya çıkan sonuç fazlası ile tatminkâr. Önemli olan 14 yabancı kuralını yok etmek olmamalı, önemli olan kaliteli yabancı bulmak ve yerliye örnek olacak teknik adam hamleleri olmalı.
‘’Beşiktaş geceyi ısıttı‘’
Hava soğuk, İstanbul’da arabanın çalıştırmaya geldiğinde bile ısınsın diye beklersin. Beşiktaş alev alev geldi. Öyle sıcak, öyle etkili oldular ki. Arka arkaya gelişleri son model bir arabanın yarış pistinde rakiplerini tozuna katışı gibiydi.
Sağdan geldi yumruk, sarsıldı Kasımpaşa. Soldan geldi yine sarsıldı. Bu kez aparkatlar ile denedi Beşiktaş rakibi abondene oldu ve yığıldı. Yetmez dedi Q7 markasına ve adına yakışır muz aparkatı ile rakibinin gardını düşürdü ve Talısca yine rakibi yıktı. Boks, futbol, yarış dünyası, atletizm…
Spor adına her şeye uyarlayabileceğiniz bir maç. Gökhan’ın Q7 ile uyumu . Ağır denilen zaman zaman hala hata yapan Medel’in bile gayreti ve rakibe mükemmel zamanlamalı müdahaleleri. Babel’in hızı ve Negredo gayreti. Savunmada Pepe ile Medel’e; Atiba ve Oğuzhan hamleleri kelimenin tam anlamı ile müthiş. Topu kaptırdıkları anda gösterdikleri reaksiyon zamanı ders gibiydi. Ayağa top mükemmeldi ve en önemlisi oyunun yayılımı ve kanat akınlarının en güzel işleyen takım açık ara Beşiktaş. İçine Premier Lig temsilcisi M.City kaçmış gibiydi gece.
Lakin savunmanın arkasına atılan toplar hala dikkat çekicek şekilde tehlike yaratıyor. Becerikli bir Kasımpaşa ileri alanı sıkıntı yaratabilirdi. B.Munih önünde bu zaafa dikkat. Yoksa Müller ve Lewandowski bunları boş geçmez. Allah korusun.
GECENİN SORUSU:
B.Munih maçı yaklaşırken bu kadar kenar topu Almanları zorlar mı? Queresma’nın bu mükemmel gayretinin ve başarısının mimarı kim? Vagner Love bu takımda iki kanat oyuncusunun hünerli ayaklarından çıkan toplar ile ne yapar?
MAÇIN STARI:
Talisca. O adeta yeni bir transfere dönüştü. Hem de milyon dolarlık bir transfer. Koşuyor alıyor veriyor AMA EN ÖNEMLİSİ GOL ATIYOR. Ve Beşiktaş’ın yazdığı tarihe bir çentik atıyor.
MAÇIN OLAYI:
Taraftar. Taraf olmak en güzel bu statta bir yansıma bir vücut buluyor. Hava buz gibi. Kemiklerim donuyor. Ellerimi birbirine sürsem bile yetmiyor. Ama stattan içeri girdin mi, yanıyorsun. Alev alev. Bu statta maç oynamak ve bu taraftar önünde ağları havalandırmak istemiyorum diyen bir kişi yok bu yeryüzünde. Bu taraftara saygı duymayan ve onların bu muhteşem renksiz rengini alkışlamayan futbol sevgilisi de yok farklı takıların gönüldaşı olsa da.
KISA MESAJ:
Quaresma bir vurdu sağ çaprazdan dakikalar 41’deydi direğin canı olsa ağlardı. Ne salladı, boğazın dalgaları Üsküdar sahiline sıçradı. Sahi kim koydu o direği oraya. İki tarafın açık futbolu çok tat verdi, çok.
‘’Sürpriz yumurta Vagner Love‘’
Müzik sarmıştı bedenimi,
Eskizler yaratıyordu kulağımda,
Çizdiği resim tüm bestecilerin ortaya koyduğundan farklıydı,
Birleşik sanat eseri kavramının dışa vurumuydu bu,
İç içe geçen anlayış ile tiyatro-müzik-opera üçgeni vardı,
Aklım bunları düşünürken zihnime onun ırkçı tavırları ve yazıları geldi,
Rıchard Wagner’in eseriydi kendisini ırkçı yaklaşımları nedeni ile sevmediğimi hatırladım,
Ama müzik evrenseldir diye devam ederken,
Telefonum çaldı,
Onur arıyordu Fanatik gazetesinden,
Abi dedi müziğin içindeki sesi Vagner’i almış Beşiktaş,
Love olanı mı?
Başka mı var…
Güldüm.
Tamam yazarım dedim anlatırım dedim.
Geliştirdiği birleşik sanat eseri kavramı ile dünyayı etkileyen besteci sevimlilikten uzak besteci ,
Richard ön ada sahip Alman, Wagneri bıraktım,
Sevimli tavırları, sıcak kanlı yapısı, etkili etkin Vagner Love sayfalarında dolaştım.
Maçlarını hatırladım.
Gollerini.
CSKA dönemini.
Driplingleri, belli ki kendine bakan anlayışı,
Sonra Türkiye’nin en önemli Scout uzmanı Ahmet Arslan’ı aradım,
Vagner Love dedim,
“34 yaşındaki oyuncuya 3.5 milyon verilir mi?” dedi,
Oyunu iyi ama Anadolu için iyi dedi,
Beşiktaş kriterlerine ne oldu diye sordu,
Hani tarama alttan adam bulma başarılı isimleri çıkaran mükemmel anlayış,
“Almış olmak için alınmış” diye de ekledi.
Sonra ;
“Beşiktaş’ın mükemmel Scout ekibin var ve ligde çok daha iyi iş yapanları bulabilirlerdi,”
“Mesela ben 3 yıl önce kapı kapı anlattım Marcus Acuna’yı alın 3 milyon Euro diye,”
“Kimse yüzüne bakmadı,”
“Bu gün;”
“Marcus Acuna Juventusa 60 milyona gitti,”
“İşte burası Türkiye” dedi…
Tam kapatırken,
“Love” dedim.
Güldü bende seni severim sevgili dost Emre ama bu işler aşk ile olmaz dedi.
Özet ile Vagner benim için bomba…
Patlar ağları sarsar çok konuşulur,
Yada elde kalır can yakar hüzün verir.
Belirsizlik transferi diyorlar buna.
Kinder sürpriz yumurta gibi,
Oğlum içinden Batman bekledi hep,
Ama bize her daim Garfield çıktı…
Benim oğlanda bu arada Beşiktaşlı.
‘’Yepyeni bir milli takımlar ligi‘’
24 Ocak yeni uluslar kupasının miladı. Kuralar bugün saat 14.00’de çekilecek. Yepyeni bir serüven. Avrupa Şampiyonası’na gitmenin bir başka yolu Uluslar Ligi’nden geçecek. Milli takımlar için farklı bir sistem. UEFA’nın 55 üye ülkesinin de katılacağı Uluslar Ligi dört ligden oluşuyor. A ve B ligleri üç takımlı dört gruptan; C grubu bir tane üç, üç tane de dört takımlı gruptan; D grubu ise dört takımlı dört gruptan oluşacak. Yani toplamda 16 grup olacak. Her gruptaki takım, birbiriyle iki kez karşılaşacak. Maçlar da Eylül-Kasım 2018’de oynanacak. Artık zevk vermeyen amaçsız hazırlık maçlarına büyük ölçüde elveda.
Katsayılar kalktı
Uluslar Ligi Eylül-Ekim ayları arasında süreceğinden, EURO 2020 elemeleri Mart 2019’da başlayacak. Sıkışık takvime hazırlık adı altındaki milli maçlar giremez gibi. 2018 Dünya Kupası Elemelerinin ardından Avrupa takımlarının katsayıları ile ligler oluşturuldu ve bir daha katsayılar kullanılmayacak.
Liderler kapışacak
Dört lig tanımlanıyor; A Ligi, B Ligi, C Ligi, D Ligi... Bu Liglerin ilk ikisinde 12 takım, C Liginde 15, D Liginde 16 ülke var. Her grubun son sırasında sezonu kapatan ülke bir alt lige düşüyor. Alt liglerde başarılı olanlarda üst lige çıkıyor. Ve en önemlisi... Avrupa Şampiyonası’na katılacak sayısı 16’dan 24’e çıkmıştı, statüde 9 gruptaki en iyi üçüncü de direkt olarak katılırken, diğer 8 üçüncüden 4 tanesi Play-Off yoluyla turnuva bileti alıyordu. Hatırla biz bir bileti öyle almamış mıydık? Ya şimdi? Her ligdeki grup liderleri daha sonra birbirleriyle kapışacak.
En iyisi olmalıyız
Böylelikle her ligdeki dört grubun liderleri tek ayaklı yarı final ve final ile Avrupa Şampiyonası’na katılma bileti alacak. Yani EURO 2020’de yer alacak 24 takımın dört tanesi bu turnuvadan Play-Off bileti alacak. Yani bu sefer en iyi üçüncü değil, B liginin en iyisi olmamız gerekecek.
A LİGİ
Pot 1:
Almanya, Portekiz, Belçika, İspanya
Pot 2:
Fransa, İngiltere, İsviçre, İtalya
Pot 3:
Polonya, İzlanda, Hırvatistan, Hollanda
A Ligi’nde neler olacak?
Önce küme düşmenin yanında sadece A lige özgü kupadan bahsedelim, Yeni bir kupa kazanma şansından. A ligindekiler? Sadece küme mi düşecekler? Hayır. A ligindeki 4 grubun liderleri, 5-9 Haziran 2019 tarihleri arasında birbirleriyle karşılaşacak. Katılacak 4 takımın arasından bir ev sahibi seçilecek ve iki yarı final, bir de final karşılaşması oynanacak. Kazanan da 24 Ocak 2018’deki Uluslar Ligi kura çekiminde tanıtılacak turnuvayı müzesine götürecek. Yani bir ilki başaracak ve yeni kupanın sahibi olacaklar. İlk kim alacak ki?
B LİGİ
Pot 1:
Avusturya, Galler, Rusya, Slovakya
Pot 2:
İsveç, Ukrayna, İrlanda, Bosna-Hersek
Pot 3:
K.İrlanda, Danimarka, Çek Cumhuriyeti
B Ligi'nde neler olacak?
Dört grubun kazananları, A ligine yükselirken, son sırada yer alanlar C ligine düşüyor. Başka? Her ligdeki grup liderleri daha sonra birbirleriyle yüzleşecek. Böylelikle her ligdeki 4 grubun liderleri tek ayaklı yarı final ve final ile EURO’ya katılım biletini kapabilecek. Yani EURO 2020’de yer alacak 24 takımın 4 tanesi bu turnuvadan Play-Off bileti alacak. Yani bu sefer en iyi üçüncü değil, B liginin en iyisi olmamız gerekecek. Bence Milli Takım için hayat şimdi başlıyor...
‘’Terim sihri ile iki farklı Galatasaray‘’
Birinci yarıdaki Galatasaray Terim’in de, ikinci yarıdaki Galatasaray Igor Tudor’un muydu? Hele hele ikinci 20 dakika. Aslında her şey masal gibi başladı . Oyunun hemen başıydı…
Dersimiz gol. Yasin kaçırırken Rodriguez’i, Eren kat ederken içeriye ders başladı. İyi orta bu sezonun ilk golünü getirirken Eren’e Fatih hoca ile başlangıcım muhteşem olacak diyenler trenine bilet kaptı. Kanatları özellikle Rodriguez’i iyi kullanan Galatasaray karşısında her takım sıkıntı yaşar. Ama Rodri top ile yaşadığı aşka bir sınır koymalı. Eren pozisyon almada gösterdiği başarıyı goller ile süslerken. Selçuk ünlü orkestra şefi Herbert Von Karajan gibi yönetti takımı ilk yarı. Pres gücü öyle bir etki yarattı ki kırmızı çubuklu formalı Kayserispor’lu oyuncular, beyaz formalı renktaşları arasında yok oldular çoğu zaman ilk yarı. Hele hele ilerde basan anlayış, kayıp ardından topu kapma gayreti, Galatasaray hırsı bir zamanlar Sementa tatlı cadı lakabı alan Fatih Terimin sihri olsa gerek ilk yarı. Her cümlenin sonunda ilk yarı ya ikinci yarı. Kayserispor oyunu hatırladı, Galatasaray maçı ilk yarıda bitti sandı. İkinci yarı 20 dakika orta saha direnci kaybolunca Umut’un golü geliyorum dedi ve geldi. Tolga hamlesi sihri bozmaya çalışan Kayserispor karşısında set olmaya çalıştı. Onu, Donk ve Sinan (zorunluluktan Yasin sakatlandı) hamleleri 10 dakika içinde izledi. Kayserispor’un ikinci golü bulamayışı tam anlamı ile talihsizlikti…Peki 5 dakikada Sinan Gümüş’ün kaçırdıkları.
Not: Fatih Terim’in kapüşonlu kabanı çok şıktı, sahi nereden aldınız sayın hocam?
GECENİN SORUSU:
NE DEĞİŞTİ
Özellikle ilk yarı; Eren, Yasin, Selçuk İgor Tudor’un elinde yok muydu? Çok uzatmayalım o günden bu güne ne değişti? Bir oyuncu iki farklı teknik adamda nasıl iki farklı oyun anlayışı gösterir. Bu dokunuşun sırrı nedir? Ama ikinci yarı saç baş yolduran Galatasaray’ın hali nedir?
MAÇIN STARI:
EREN DERDİYOK-MUSLERA
Eren. Bu maç sonrası şimdi derdi daha çok. Çünkü her Galatasaray’lı ve hatta Fatih Terim ondan bu maçtaki performansı bekleyecek. Pozisyon almada, arkadaşlarını takipte, oyunu okuma ve süzmedeki başarısını son vuruşları ile besleyen bir Eren Derdiyok, Gomis için iyi bir zorlayıcı etki yaratır. 6 Mart 2017 tarihinden sonra, bir yıl aranın ardından gelen ikileme (iki gol) ona moralin üstünde katkı verecektir. Ve tabi Muslere özellikle ikinci yarı kurtarışları ile…
MAÇIN OLAYI:
FUTBOL SUCUK EKMEKTEN LEZETLİ OLUNCA
Sucuk ekmek verip taraftarı stada çağıran Kayserispor yönetimi, ekmek ve sucukları yiyip giden taraftardan bu dolu tribünlere geldi. Nasıl? Sorusu çok basit bir yanıtı getiriyor beraberinde; İyi futbol, iyi sonuç, gelecek için umut dolu skorlar, amaç yüklenen anlayış. Futbol taraftar ile güzel yoksa her şey boş.
KISA MESAJ:
MERHABA BEN TERİM, FATİH TERİM.
İsme forma yok. Terlemeyen formaya sahada yer yok. Ya terleteceksin formayı, ya da onu kazanmak için mücadele vereceksin. Yok dersen, üşümemek için yedek kulübesinde battaniyeye sarılacaksın. Ve tabi zihnini ve tavrını değiştirmezsen, İstanbul’da sıcak evinde şömine başında maç izlemeye hazır olacaksın. Terim yabancılara Belhanda’yı yedek soyundurarak kendini tanıttı. “Terim, ben Fatih Terim” dedi.
‘’DUA İLE GÜLE GÜLE…‘’
Tam 30 yıl olmuş,
Yerel kanalda başlayan maceramdan bugüne,
1994 yılında prufları alıp maçları anlatırken,
İnternet yokken,
Gazeteci abilerim sayesinde maç kadrolarına ulaşırken tanıdım ben onu,
Hürriyette,
Spor gazetesinde,
Esat abiler ile otururken, bugün yıkılan Hürriyet binasının bodrum katında kafeteryada
Beyefendiliğin kitabını yazdı,
Her davranışı ile,
Bu yetti, bu bile bizi bugünlere taşıyan bakışımıza etkidi
Ve benim için çok değerli ki bir spor adamı kaybedildi;
KARTALLAR ÖLÜR MÜ?
OLMAZ ÖYLE ŞEY DEDİ ADAM...
RAHATSIZLANINCA GÖZLERİ GÖRMEYİP KANATLARI YIPRANINCA
KOŞARLAR BİR DAĞ KOVUĞUNA
UÇMAK İÇİN ESKİYEN KANATLARINI YOLARLAR
TAM ZAMANI DEYİ GÖZLERİNDE PERDEYİ SIYIRIRLAR GAGALARI İLE SONRA....
GÖZLERİ BİR SÜRE GÖRMEZ OLUR,
ÖLMEMEK İÇİN SÖKTÜKLERİ PENÇELERİNİN ACISI İLE AÇ KALIRLAR
ZAMAN GEÇER GÖZLER YERİNİ BULUR PENCELER ÇIKAR
EN SON KANATLAR BÜYÜR VE KARTAL BİR 40 YIL DAHA UÇAR...
KORKUT GÖZE ÖLMEDİ, ÖLÜMSÜZLÜĞÜN DİYARINA KANATLANDI RAHMET İLE...
DUA İLE.
‘’UEFA raporu‘’
UEFA finansal 2017 raporunu yayınladı.
Rapor bizim açımızdan sıkıntılı
Neden:
1-Oyuncu varlıkları dikkate alındığında ilk 20 arasında tek takımımız yok
2-En borçlu 20 kulüp arasında 3 Türk takımı var.
- Galatasaray 11. Sırada 203 milyon Euro borç ve yüzde -9 büyüme
- Fenerbahçe 17.sırada 150 milyon Euro borç ve yüzde -10 büyüme
- Beşiktaş 18.sırada 142 milyon Euro borç ve yüzde +7 büyüme
3-Ligin futbol kalitesi artıyor evet ya oyuncu kalitesi. Rakamlar artmıyor hatta ilk 8 ülke içinde yüzde 18 oyuncu varlık bedellerinde gerileme var diyor.
4-Olsun tesisleşmemiz çok iyi. UEFA yok öyle bir şey diyor. Tesisleşmede ilk 20 kulüp arasında Türk takımı yok.
5-Stadyum yatırımlarında devlet yapıyor ama kulüp bazında çok gerilerdeyiz. İlk 20 arasında değiliz.
6-Üst ve alt sıralarda yer alan takımların karlılık payları arasında ligimizde uçurum var. Yani dengeli ekonomik rekabet yok.
7-İşletme karında bir tek Galatasaray var 18. Sırada.
8-Karlılıkta kimse yok.
9-Forma satışlarında karlılığımı çok etkin değil
Ve raporun can alıcı bölümü şöyle diyor;
UEFA'nın raporuna göre 2017 yılında en borçlu futbol ülkesi İngiltere, ikinci sırada İtalya ve üçüncü sırada da Türkiye bulunuyor. İngiltere en borçlu kulüplere sahip olmasına rağmen bu kulüpler fazladan gelir elde ediyor.
Türkiye için benzer bir durum söz konusu değil. Üstelik İngiliz kulüplerinin borçları geçen yıl yüzde 10 azalırken, Türkiye'deki kulüplerde borçlar yüzde 6 artmış. İtalya'da ise yüzde 11'lik artış dikkat çekiyor.