Arama

Popüler aramalar

2 karar da doğru ama...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

“Çok iyi bir Trabzonsporlu olmasına karşın burada heyecanını kaybettiğini ve futbol yaşantısını yurt dışında sürdürme” isteğini her fırsat dile getiren Fatih Tekke’nin gönderilmesiyle ilgili, verilen cesur kararla, bize göre iddia edildiği kadar “Dünya yıldızı” değilse de, Alman Ligi’nin önemli oyuncuları arasında yer alan Marcelinho’nun Bordo-Mavili renklere katılması, bir yönetim başarısı olarak değerlendirilebilir. Bütün bunlar bardağın dolu tarafı. Eğer boş kalan yanlarını irdelemeye kalkarsak, her şeye karşın bu iki doğru kararı da tartışılır kılan unsurları göz ardı edemeyiz. Şimdi onlara bakalım:Marcelinho, Almanya’da bazen “virtioz”, bazen da “sihirbaz” olarak nitelenen, Bundasliga’da yıllık gol ortalaması 15 olan, gol atmak kadar attırmayı da seven ve bu işi de iyi yapan, topla çok süratli, akılcı ve öldürücü paslar atabilen, duran topları iyi değerlendiren bir oyuncu. Ancak tam bir tatlı bela. Son kampa 8 gün geç katılabilecek kadar iş ciddiyetinden uzak, takım kaptanına yumruk atacak, teknik direktörüyle tartışacak kadar asabi, alkollü araç kullanmaktan ceza alacak kadar da sorumsuz. Umarız bunlarla değil, burada olumlu özellikleriyle anılır.Fatih Tekke büyük oyuncu. Trabzonspor’a önemli hizmetleri oldu. Giderken büyük de para kazandırdı. Ama taraftar para kazandıran değil, puan kazandıran oyuncuyu tercih ettiğinden, Fatih Tekke’nin yokluğu ciddi bir handikap. İyi Marcelinho’nun, ülkenin gelmiş geçmiş en önemli golcüleri arasına ismini haklı olarak yazdıran Fatih Tekke ile birlikte çok daha verimli olabileceği gerçeğinden hareketle, bu büyük oyuncunun boşluğunu doldurma çabasının Ersen Martin’le sınırlı kalması, bu yönetimin bugüne kadar transferde “umduğunu alarak değil bulduğuyla yetinerek” durumu kurtarma anlayışının yeni bir kanıtı oldu. Ayrıca Ersen Martin ve Musa Büyük hareketinden, yönetimin Trabzon kanadının etkili isimleriyle Lazaroni’nin çok geç haberdar olmaları ve onları “kerhen” kabullenmeleri, soru işaretlerini artırdı. Orta alanda geleceği olan ve formada ısrar halinde A 2’den A Milli Takıma yükselmesine kesin gözüyle bakılan Adem Koçak’ın ve henüz kabul etmemiş olsa da Mehmet Yılmaz’ın bu transferde “takas” unsuru olarak kullanılmaları, hem ekonomik hem de yarar sağlama bakımından “kar-zarar” hesabını da tartışma konusu yapmaktadır. Yönetim ve teknik kadrolar dışlanarak (biri onursal olmak üzere) Başkanlar arası kişisel ilişkilerin ürünü olduğu sanılan bu transferle ilgili gerçek, zaman içinde ortaya çıkacaktır kuşkusuz. Bardağın boş kalan bölümünde geçen sezon yapılan hataların benzerleri vardır. Şampiyonlar Ligi Ön Eleme maçını oynamaya bir gün kala yapılan transferin, UEFA Kupası Ön Eleme maçının listesinin UEFA’ya bildirilmesinden sadece bir gün sonra gerçekleştirilen transferlerle benzerliği ilgi çekicidir. Artısı, UEFA’ya adı bildirilen üç oyuncunun da apar topar gönderilerek listedeki sayının eksik bırakılmasıdır. Hadi biri neyse; gideceği takım da Avrupa Kupaları’nda, ama Ankaraspor’a zorla verilen Adem Koçak ile zorla gönderilmek istenen Mehmet Yılmaz’a umarız, bu iki maçta yeni transferlerin de yokluğunda ihtiyaç doğmaz. Hani hastalık, sakatlık, ilk maçta cezalı duruma düşmeler falan gibi!