Arama

Popüler aramalar

Ateşten gömlek!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bunalımlarla tamamlanan o sezon takım, kümede kalmayı matematiksel olarak 27. haftada garantilemiş, sezon sonu kolları sıvayan Şener ve ekibi, “küçülmeyi” değil, “büyümeyi” kararlaştırmış, konu; “borçlanarak büyüme mi olur!” sloganıyla eleştiri oklarının hedefi olmuştu.
Adeta bir transfer rekoruyla gerçekleştirilen yeniden yapılanmanın ardından takım performansı, 2008-2009’da şampiyonluğun matematiksel olarak son haftada kaybedildiği konuma yükseldi. Bu arada yeni kaynaklar yaratma konusunda da bir rekora imza atılsa bile borç giderek arttı. Kümede kalmayı ancak 27. haftada kesinleştirme ve son haftada şampiyonluğu kaybetme arasındaki büyük gelişim sponsor desteğini de artırdı. Ancak borç miktarı ve reddedilen tüzük değişikliği talebi, olağanüstü genel kurulu zorunlu kıldı ve yönetim kısmen yenilendi. Ersun Yanal’dan boşalan, Ahmet Özen’le son haftaları tamamlanan sezonun ardından, uzun süren hoca arayışlarına karşın uygulamalarıyla yanlış olduğu ortaya çıkan Broos tercihiyle, yeniden buhranlı döneme girildi ama imdada Güneş yetişti.
Ligin erken kaybedilmesiyle tek hedef kupa kaldı. Trabzonspor, üstelik Fenerbahçe’yi yenerek Türkiye Kupası’nı aldı, ardından Süper Kupa’yı müzesine götürdü.
Bunlar dünün özeti. Bu sezon da durum ortada: Kulüp, genel kurula, takım Süper Lig’de puan olarak açık ara lider iken gidiyor.
Bütün bunlar, Şener için tartışmasız hak ettiği artı puan oldu. Karşılığını da rakipsiz kalarak aldı. Ancak 2 önemli eksikle: İlki bugünkü takım performansının en büyük mimarı Şenol Güneş’in getirtilmesindeki kararlılığı ve ısrarının yanı sıra, Sadri Şener’in ifadesiyle tesisleşme ve kurumlaşma konusunda katkıları tartışılmayacak olan Hayrettin Hacısalihoğlu. İkincisi de, Şener’in son dönemde bütün önemli işlerde birlikte hareket ettiği, transferlerdeki katkıları büyük olan Mahmut Aksu. Hacısalihoğlu ile fikir ayrılığı yaşandı, Aksu da ailevi nedenlerden çekildi.
Takım performansı üst düzey olunca birkaç ay önce ağızlarda sakız olan ve kaygı duyulan borç konuşulmuyor. Genel kurulda bu durum Şener’in canını pek sıkmayacak gibi duruyor. Ama gerek bu konu gerekse de, “Benim yöneticim dil bilecek, üniversite bitirmiş olacak”, “Yenilgiyi bana değil hocaya, kaçan golleri kaçıranlara sorun”, “İstifa eden yöneticiler zaten yedekti” gibi sözler ve en yakın arkadaşlarıyla ilgili yaktığı “etik fitiline” yönelik tepkiler, olası kötü sonuçlarda kullanılmak üzere donduruldu. Bu durumda Şener’in genel kurul öncesi tek handikapı asbaşkanlıkta bize göre doğru olan Nevzat Şakar tercihine, özellikle Aksu’nun bayraktarlığını yaptığı tepkiler. Gerçi Aksu, seçim sonrası asla bir muhalefetinin söz konusu olmayacağının ve bugünkü tepkisinin ilkesel olduğunun altını özellikle çiziyor. Bu noktada tek sorun liste kavgası ki, bunun cumartesi günü kazasız-belasız atlatılması da, sorunun tamamen giderildiği anlamına gelmeyecek.
Bunlar bugünün özeti. Bu durumda, gelinen noktaya, dahası iç açıcı tabloya bunca katkısına karşın Şener için tek alternatif bırakılıyor, o da; şampiyonluk. Destek bunun için veriliyor, baltalar bunun için gömülüyor! Şener “ateşten gömlek giyiyor!” yani.
Bu da yarının özeti!