Gidenler, gelenler

Trabzonspor yönetimi, yine yoğun bir transfer sezonu geçiriyor. Sadri Şener başkanlığında son 3 yılda yapılan transferlerle gelinen nokta belli:
Haberin Devamı ›
Önceki sezon alınan Türkiye Kupası ve Süper Kupa. Avrupa Ligi’ndeyse Liverpool’a eleniş. Geçen sezon da ikili averajda bir gol ile kaçan lig şampiyonluğu artı Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı.
Üstelik Sadri Şener ve o zamanki ekibi Trabzonspor’u teslim aldığında takım kümede kalmayı matematiksel olarak 27. haftada garantilemişti. O kadronun üzerine yapılan transferlerde başarı isabet oranı tartışmasız yüksek olur. Nitekim de öyle oldu ve oluşan kadro sözünü ettiğimiz dereceleri elde etti. Bugünse iş o zamanki kadar kolay değil. Önemli başarılar elde eden kadronun iskeleti bozuldu. Yerlerine alınanların doğan boşluğu giderip gideremeyeceklerine dair tereddütler, ancak maç performanslarıyla giderilir ya da...
Sorun da burada. Bu durum, “Yerli oyuncuların hiçbirinin bırakılmasını istemiyorum” tavrını koyan Şenol Güneş’e rağmen gerçekleşti. Sessizliği boşuna değil! Sadri Şener’in ifadesine göre, Şenol Güneş’in raporuyla alınan oyunculara bakalım: “Zokora eşittir iki Selçuk!” açıklaması belki ilk aşamada kulağa hoş gelebilir ama 21 yaşındaki Selçuk’la 3 yıl, 31 yaşındaki Zokora ile 4 yıllık sözleşme yapılmasının mantığını kimseye anlatamazsınız. Bunu da geçtik, Zokora, gerçekten 2 Selçuk etmezse, bedeli ağır olur. Adrian tartışmasız iyi kumaş. Uyum sorunu yaşamazsa büyük katkı yapar. Halil olayı tartışılır. Eskişehirspor ile gizli bir hesaplaşmanın ürünü gibi duruyor bu transfer ve etik değil. Bu durumda Sadri Şener’in Selçuk’u eleştirmesi de. Kaldı ki “Umut mu, Halil mi?” sorusuna, gönül rahatlığıyla, “Halil” demek kolay değil. Halil de son vuruş becerisi yüksek olan bir oyuncu olarak bilinmiyor. Mücadeleci kimliği ve rakip savunmayı bunaltan özellikleri, örneğin yırtıcılığı, Umut’un artılarıydı. Henrique soru işareti.
Haberin Devamı ›
Zaten var olan eksiklere gelince: Savunmanın sağ ve sol tarafları için alternatif üretilemedi.
Egemen’in boşluğuna da... Onur’un ne zaman katılacağı belli değil. Tolga’nın ceza, formsuzluk ve sakatlık gibi sorunlar yaşamaması gerek ki yeni kaleci ihtiyacı doğmasın. Ayasofya ve Kulüp müzelerinde imza törenleri akılcı bir buluş, hakkını verelim. Ancak imzaların sözünü ettiğimiz nedenlerden ötürü camiada bir heyecan yaratmadığının da altını çizelim. Bu durum, kombine satışlarından da belli değil mi?