Haklıya haklı!

Haberin Devamı ›
Hakan Can ile sohbetimizin konusu, daha doğrusu kendisine benim sorum şuydu; Bir takımın şiddetle galibiyete ihtiyacı varken, puan kaygısı olmayan rakibinin iyi futbol oynayarak maçı kazanmayı amaçlamasına tabi ki saygı duyulur. Ama futbolu çirkinleştirerek, ceza alanı önünde 9 kişiyle etten duvar örüp savunma yapmakla sadece rakibine çelme atma anlayışını nasıl değerlendirirsin? Bu onurlu mu, yoksa teşvikli bir duruş mudur?” Cin gibi Hakan Can; “Anladım sen sözü Trabzonspor - İstanbulspor maçına getireceksin. Ama İstanbulspor, Simko’lu, Yatttara’lı, Gökdeniz’li, Fatih’li Trabzonspor’a kapanmasın da ne yapsın? Ayrıca kapansa ne yazar, yine de 5 olur!” dedi. Tartışmayı uzatmadık!İstanbulspor maçının açık kanaldan yayınlanmasına yönelik tepkilerde -bize göre de haklı olarak- dile getirilen, “Bu hareket zaten yerleşim birimlerine uzak bir bölgede bulunan Olimpiyat Stadyumu’na gidecek seyirci sayısıyla ilişkilidir!” iddiası üzerine Avusturya seyahatinde bulunan İbrahim Can, “Trabzonspor bir markadır. Her yerde izleyicisi vardır. Avrupalı hasretle Trabzonspor’un maçlarını bekliyor, tribünler olumsuz etkilense de yayınlanmalı!” dedi. Hasan Al da, “Gerçek taraftar takımına bağlı olandır, şartlar ne olursa olsun tribündeki yerini alandır. Eğer büyük bir takım olduğunuzu iddia ediyorsanız maçınız açık kanaldan bile tribünleri dolduracaksınız.” Haklı çıktılar.Trabzonspor, Hakan’ın iddia ettiği gibi İstanbulspor’a kapanacak zaman ve alan bırakmadı. 5 oldu. Hasan’ın dediği gibi TRT maçı naklen verdi, tribünler iki hafta önceki Galatasaray - Fenerbahçe kupa finalinin en az 3 katı doldu. İbrahim’in de dilediği gibi dünyanın dört bir yanındaki Trabzonsporlular da TRT’den maçı izledi. Özellikle Avrupa’dakiler büyük coşku yaşadı.Üç sevgili dostumun da bu vesileyle hakkını vermek istiyorum.Hakkı verilecek bir başka kişi de Şenol Güneş. Genelde teknik adamlarımız bir hedefi yakaladıklarında, “İnandık, başardık. Daha büyük hedefleri kovalayacağız!” gibi beylik sözlerle günün keyfini çıkarır. Ama O, bu fırsatı “kendi” için değil, “kenti” için kullandı. Dedi ki; “Büyük bir gücüz. Bu gücün önünde durulmaz artık, hakkı verilmeli. A Milli Takıma 5, Ümit Milliye 3 oyuncu verdik. Milli oyuncularımızı sakatlık riski ve yorgunluk faktörlerini dikkate olarak şov yapacakları bir maçta kenara çektik. Ama Trabzon’u, Avrupa Şampiyonası’nın yapılması önerilen iller arasına bile almadılar.”Gülünür Federasyon’un bu kararına ve “Ulaşım - konaklama zorluğu” gibi iddialarına. Daha 7 yıl yok mu? Siz bir önerin bakalım, belki yatırım yaparlar. Bu bölge ülkenin bir parçası değil mi! Futbolun Kayserili sevgili patronu, eğer bu kararının “Gürcü - Türk bayrakları sendromu ile bir ilgisi yoksa, atsaydı ya topu Fenerbahçeli Başbakana! Bu kulüp ligin kaderini tayin eden maçta hakem kararıyla -dönemin MHK başkanından sonra siz de kabul ettiğinizi resmi yazıyla bildirdiniz- şampiyonluğu kaybetsin, 8 futbolcusunu alın milli takımlarda kullanın, eğer Almanya’ya giderse sizin başarınız olsun, ama her fırsatta bir darbe vurun, yetmedi bir yatırım yapılmasına da vesile olmayın! Tamam da, nereye kadar?