Havalı panik!

Haberin Devamı ›
Çizgi halindeki ağır savunmanın arkasına atılan 2 topta kaleciyle karşı karşıya kaldığı halde lakayıt davranan Burak’a Şenol Güneş’ten gelen, “Kafanı oyuna ver!” uyarısı, sadece 1 dakika sonra semeresini verdi ve Trabzonspor yine bu oyuncuyla öne geçti. Ardından da Yattara, kısa süreli ‘kafayı oyuna verme’ sürecini ikinci golü atarak bitirdi, başa dönüldü.
Şöyle bir düşünelim: Kupa’da çarpıcı sonuçlar alınıyor, hele bu grupta durum çok daha vahim. Üstelik Trabzonspor mutlak kazanması gereken ilk maçta takılmış, Konya’da bir kaza kupaya veda anlamına gelir. Şenol Güneş durumun ciddiyetinin farkında, takımı sahaya neredeyse tam kadro çıkarmış. İlk gol öncesi ve ikinci gol sonrası futbolcudaki rehavetin nedenini açıklamak mümkün değil.
Bakın ikinci yarı çok farklı. Trabzonsporlu oyuncular, birkaç dakika içinde kalelerinde golü görünce işin ciddiyetinin farkına vardılar ama, karşılarında çok iyi organize olan, iyi top yapan, kanatları iyi kullanan farklı bir takım buldular. Sık sık aciz durumlara düştüler. Bir iki kontra çıkışla fırsat yakalasalar da değerlendiremeyince, ‘kazanamama korkusu’ yaşamaya başladılar. Son dakikada da yani rakibin riski abartılı aldığı dönemde kendilerini rahatlatan bir şans golü bulup, uzatmaları tedirginlik yaşamadan tamamladılar.
İkinci yarıdaki bu durumu ciddiyetsizlik ya da motivasyon eksikliğiyle açıklayamayız. En önemli neden ağır kamp döneminin ardından oluşan yorgunluk belirtileri. Rakibin üstün performansı da bir faktör tabii ki. Onları bu tür maçlara motive etmek daha kolay, var güçlerini ortaya koydular ve bir anlamda hak etmedikleri bir yenilgi aldılar.
Schalke 04 ve Konya Torku Şekerspor maçlarındaki birbirine zıt performanslar, lig öncesi ‘kafa karıştırıcı’ yorumunu yaptırsa da, ilki için ‘hava’, ikincisi için ‘panik’ abartılı olur.