Lay lay lom!

Bir Amerika gezisindeyiz, yolumuz New York’a 2 saat mesafedeki Lancester’e düştü ve burada Amanda ile kesişti. Çevremizdeki Bordo-Mavi formayı giyenleri görünce “O my god!” dedi ve formayı göstererek ekledi:
Haberin Devamı ›
“My nightmare is here!”
Meğer kâbusu olmuş Bordo-Mavili renkler. Nedenini anlattı: “Trabzonspor’u Ali’den ötürü biliyorum. Türk Futbolu’nu Ali’nin sayesinde öğrendim, Fenerbahçe şampiyon olmuş, Trabzonspor ikinci. Sorun burada. Aynı gün oynanan iki maçı birlikte izledik. Trabzon’un 4 gol atarak kazanmasına karşın sevinemedik. Benim için maç bitti. Ama Ali için hâlâ oynanıyor. Sinir stres, anlatılır gibi değil. Bitmesini sabırsızlıkla bekliyorum.”
***
Özgür Cebioğlu da Trabzonlu. New York’ta yaşıyor. Deniz Taşımacılığı için geniş bir filosu var. Ali ile iş yapıyor. Ama ‘Ali’ye göre’ çok önemli bir kusuru var: Fenerbahçeli! Kapıştılar yanımızda, Özgür, “Ben de esasında bu sezon Trabzonspor’un şampiyonluğunu istedim, ne yalan söyleyeyim, ama olamadı.” dedi tüm iyi niyetiyle. Ali söze girdi: “Bak şuna ya! Bir de ‘olamadı’ diyor. Olamazdı kardeşim, ‘yapmazdılar’ desene şuna. ‘Yapmadılar’ işte”
***
Buradaki bütün Trabzonsporlular neredeyse Ali gibi düşünüyor, kahrediyorlar. Sonra sohbet genişliyor, gerçeğe ve bundan sonrasına dönüyorlar, transfer vs. derken konuşmalar, “Ne olacak bu Trabzonspor’un hali?” noktasında kilitleniyor. Gündemi çok yakından takip ediyorlar. Ellerindeki telefonlarda internet, her an her şeyden haberdarlar. Transferle ilgili gelişmelerden memnun değiller. Selçuk, Egemen, Ceyhun ve Yattara’nın üstelik bedelsiz gitmeleri çok dokunmuş onlara. Ortak kanı şu: Önümüzdeki sezon, bu sezonu çok ararız. Haklılar!
Haberin Devamı ›
Bir ortak görüş daha:
İçlerinde Tayyip Erdogan’a oy vermiş olanlar dahil, hepsi, ‘siyasetin futbola direkt müdahalesinden” muzdarip. Hele de Trabzonspor’a! İki örnek verdiler, bizim de dikkatimizi daha önceden çeken ve bir yazıda mutlak değerlendirmeyi planladığımız iki canlı örnek. İlki Başkan Sadri Şener’in bir yerel gazetede yayınlanan açıklaması: “Hiç bir şey görüldüğü gibi değil. Gelinen nokta itibariyle Mehmet Ali Aydınlar, Başbakan’ın isteği üzerine aday olmuştur.” Üstelik başarılı bir başkanlık süreci geçiren Mahmut Özgener, aday olmayacağını açıklamadan, o mükemmel veda konuşmasını yapmadan söylemiş bunu Şener. Yakınmalar şöyle: “Başbakan’la ne alakası var Futbol Federasyonu seçiminin? Partisine milletvekili adayı mı belirliyor? Sadri Şener’e ne, bir Fenerbahçeli’nin adaylığını Başbakan’ı referans göstererek açıklamak?”
Bir yakınma da bizden: Mehmet Atalay, Trabzon’u bir Spor Kenti yapan EYOF’un mimarı. Onun adaylığı gündemdeyken neredeydi Trabzonspor Başkanı? İkincisi, Trabzonspor Resmi İnternet Sitesi’nden: “Kulübümüzce satışa sunulan kombine kartlardan 4 bin 100 adet satın alan Abdullah Oğuz Bayraktar’a teşekkürler.” Bu yazı 12 Haziran seçiminden bir gün önce sitede yayınlandı. Bir adayın yakını biletleri alan bu kişi. Bir gruba dağıtılacak belli ki. Siyasi rant söz konusu yani! Bekleyin bir gün daha ne olur! Trabzonspor’u yönetenler değişiyor, ama zihniyet değişmiyor işte. Bir önceki başkan döneminde de seçime bir gün kala Akyazı teşekkürü yayınlanmıştı Başbakan’a. Sitedeki bu yazıyı da uzun uzun anlattılar, Trabzonspor’un siyasallaşmasına örnek amaçlı.
***
Neredeyse gün farkı var doğdukları, havasına, suyuna, Trabzonspor’una aşık oldukları ülkeleriyle doydukları ya da yaşadıkları ABD arasında. Burada hasret her şeyi büyütüyor. En küçük olumlu gelişme mutlulukları oluyor. Olumsuzluk, Amanda’da olduğu gibi kâbusları. Onlara en çok dokunan da, üst kimlikleri olan Trabzonspor’la ilgili olumsuzluklara rağmen, en yetkili makamlardaki ‘Lay lay lom!’ yaklaşımı. Canları yanıyor, işleri aksıyor; Ali gibi!