Arama

Popüler aramalar

Ne değişti?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Neredeyse oy birliği sayılabilecek bir ittifakla Federasyon Başkanı seçilen Mahmut Özgener’in şansızlığı, skandalın, siyasal konjonktürün gerektirdiği kriterleri sağladığı için o göreve seçilmiş merhum Hasan Doğan döneminde ortaya çıkmamasıdır.
Aslında bu olay Özgener’in bir şansı da olabilirdi, ama kullanamadı. Zira, kriz dönemindeki yönetimler lider çıkarırdı.
Skandal malum, geçen sezonki Trabzonspor Beşiktaş maçı! Federasyon Yönetim Kurulu, bu müsabakada ortaya çıkan yaş ihlaliyle ilgili başlattığı ön inceleme sonucu, ilgili bölüm yetkilisi hakkında idari soruşturma başlatılmasına, bu soruşturma sonuçlanıncaya kadar yetkiliye görevinden el çektirilmesine karar verdi. Ayrıca, dönemin TFF Başkanı Haluk Ulusoy ile Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında Türk Ceza Kanunu’un 257. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde “Görevin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterdikleri” kanaatine vararak Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmayı kararlaştırdı.
İşleyiş şu: Maçlar oynandıktan bir gün sonra raporlar Federasyona gelir. Kadrolar sisteme girildiğinde bir problem varsa kırmızı ışık yanar. İstanbul’daki bilgi işlemci, durumu Profesyonel İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı’na bildirir, o Genel Sekretere, Genel Sekreter de Başkan ve dolayısıyla Yönetim Kurulu’na. Yönetim Kurulu da kararını verir.
Bu durumda, bilgi İşlem Memuru’ndan Federasyon Başkanı’na kadar herkes olay hakkında bilgilidir. Ne yapmıştır bilgi sahibi olanlar? Olayı örtbas etmişlerdir.
Bugünkü Federasyon ne yapmıştır? Faturayı bir memura, bir de Ankara’daki Genel Sekreter Yardımcısı’na kesmiş, eski yönetim hakkında da gereğini yapmadığı için suç duyurusunda bulunmuş. Ama iki kişiyi atlamış ya da korumuş. Dönemin İstanbul’daki Genel Sekreter Yardımcısı ve Genel Sekreteri’ni. Onların bu durumu bilmemesi olanaklı mı? İlgililer “asla” diyor. Kim onlar? Bugünün Genel Sekreteri ve Başkan Vekili.
Pardon, dünden bugüne ne değişti o zaman!
Bu işin peşindeki Sivasspor’a gelince. Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili değerlendirmemize başta sevgili Başkanları ve bazı Sivaslı dostlarımız alınganlık göstermiş. Sözümüzdeyiz: Bir yanlışın ortaya çıkarılması adına çabaları takdire değer, ama “mağduriyet edebiyatı” gerçekten de komik duruyor.