Arama

Popüler aramalar

Neden seçimli Genel Kurul?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Genel Kurul öncesi Trabzon’da, “Muharrem Usta, AKP’nin adayı!” algısı oluşturuldu. Camianın büyük tepki gösterdiği bu algıyı silmek için Usta büyük uğraş verdi. Listesine, CHP’ye ve MHP’ye yakın isimler aldı. Ama ne yaptıysa bunun önüne geçemedi. Buna rağmen seçimin favorisi gibi duruyordu. Genel Kurul Salonu’nda Divan Kurulu’nun, bütün adaylara danışarak ve onaylarını alarak genel kurul gündemine koyulduğunu iddia ettiği tüzük değişikliğini sadece Usta ve arkadaşları savundu. Başta Hacıosmanoğlu ve ekibi olmak üzere büyük çoğunluk Aralık 2013’te genel kurulun seçimli yapılması gerektiğinde hemfikirdi. Ama Kongre Divan Kurulu’na baskı sonucu, saçma sapan bir oylamayla geçen bu karar, salonda birçok insanı Usta aleyhine çevirdi. Metin Atasoy’un kazanma şansı olmadığına dair dedikodular üretildi ve herkesin seçim kampanyası süresince gündemden düşürülmeyen “AKP’nin adayı Usta’ya karşı Hacıosmanoğlu’nda birleşelim” mesajları gönderildi ve Hacıosmanoğlu seçildi.

Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak!

AKP adayı olduğu iddia edilen Usta’nın seçilemeyişinin ardından Trabzon’un içinde bulunduğu koşullar gereği, yeni başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, bu role adapte olmakta hiç de zorluk çekmedi. Kazlıçeşme Mitingi’nde TS Başkanı olarak otobüsün üzerinde takdim edildi. Erdoğan’ın Trabzon Havaalanı Mitingi’nde konuşması süresince bir partili gibi kendisine refakat etti. “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmanın” acısı, genel kurulda alınan o kararla daha fazla hissedilmeye başlayınca iki üye mahkeme başvurdu ve Hacıosmanoğlu ve ekibinin de seçilmeden önce karşı çıktığı o kararın iptalini istedi. Trabzon 1. Asliye Hukuk Mahkemesi de, “Temyiz yolu açık olmak üzere” tüzük değişikliğini iptal etti.

Temyize sarılmak!

Hacıosmanoğlu ve arkadaşları “temyiz” gerekçesiyle genel kurul gündemine seçim maddesini almayacağını açıkladılar. Hacıosmanoğlu şunu iddia ediyor: “Menfaat çevrelerine boyun eğmeyiz, delegelerin istediğini yaparız.”

Bu söylemi maddeler halinde irdeleyelim;
1- Delegeler kendisi de dahil olmak üzere kesinlikle böyle istemedi. Karar açıkladığındaki tepkiler kasetlerden izlenebilir.
2- Şike davasında her fırsatta
mahkeme kararına atıfta bulunup Yargıtay safhasını yadırgadığını ve “Adalet” istediğini söyleyen kişinin kendi durumuyla ilgili mahkeme kararına karşı bu tavrı doğru mudur?
3- Temyiz sonucunun da aleyhine sonuçlanması halinde ortaya çıkacak hukuksuzluğu nasıl açıklayabilir? Bunun hukuki sonuçları be olur?
4- Menfaat çevreleri kimlerdir? TS’dan nasıl menfaat elde etmektedirler? Hangi yollar nasıl tıkanmıştır?
5-TS’dan maddi menfaat elde eden yönetici olduğuna, bu yönetim de dahil olmak üzere inanmayız. Ama manevi ve siyasi rant vardır. Birileri de, “Hacıosmanoğlu bu rantı elde etmektedir ve temyizle zaman kazanarak bunu sürdürmek istemektedir” iddiasında bulunsa ne diyecektir?
6-Yönetiminiz paramparça, giden gidene, duranları zorla tutuyorsunuz. Asbaşkanınız, bazı yöneticileriniz seçime “Evet” derken inat nedendir?

Seçim maddesi lehine olur

Trabzon eski Baro Başkanı ve TS eski Hukuk Kurulu Başkanı Ali Sürmen, yazısında, “Bir yönetim için en önemli zaaf, hukukilik tartışmasıdır” demektedir. Hacıosmanoğlu ve ekibi, şu ana kadar bir yönetimin başarısı için en önemli kıstas olan saha sonuçları açısından çok avantajlı durumda. Hukukiliğini tartıştırmak yerine, bu avantajı da kullanarak seçime gitmelidir.ki; kendiliğinden bu kararı alırsa, Avrupa Ligi’nde gruptan çıkıp, Süper Lig’de bir iki iyi skor daha aldığı takdirde karşısına rakip zor çıkar. Üstelik, siyasal bağlantıları, kaynağı açıklanmayan bu paraların nereden, ne karşılığında bulunduğu, danışman diye getirilen kişinin kimlerle ortak olduğu da o genel kurulda sorgulanmaz! Ama tersi durumda unutulmasın ki; imzayla olağanüstü genel kurul zor olsa da salonda bir “İbra edilmeme” rüzgarı estirilirse bedeli ağır olur.