Puanın dostluğu Fair-Play'i yok

Haberin Devamı ›
Manisa’da, “Laylaylom, Fener olamazsın şampiyon” anonsunun konuk taraftarı “tahriki” gazetelerin spor sayfasıyla, televizyonların spor programlarının en önemli konusunu teşkil ederken. Bu tahrikin neden olduğu olaylar “tahrike karşı masum tepki” olarak nitelendiriliyor da, mağdur konumundakilerin kendi sahalarında tahrikin boyutunu çirkinliğe, ahlaksızlığa taşımaları aynı sütun ve programlarda “şöyle bir” geçiştiriliyorsa, hangi dostluktan, hangi Fair-Play’den söz edebilirsiniz?Koltuk atma gibi davranışlar, güçsüzlerin sahalarında meydana geldiğinde, “vahşet” olarak nitelendirilip, güçlülerin “Eğitim gördükleri Amerika’dan (!) sırf o deplasman için gelen” taraftarınca aynı yerde gerçekleştirildiğinde aldıkları cezaya, ülkenin başbakanı müdahale edebiliyorsa... Önemli bir futbol adamının dediği gibi, o ülkede kritik dönemlerde sonuçlar masa başında belirlenip, sahada tescil ediliyorsa, geçiniz Fair-Play’i, dostluğu.Dikkat ediniz; takımlar, sezon başından beri elde edemediği galibiyetten daha fazlasını son birkaç maça sığdırıp, inanılmaz performanslarıyla gerekli puanları toplayabiliyorlarsa. Şampiyonluk ya da kümede kalmak için puana gereksinimi olan takıma direnene, her türlü yakıştırma yapılıyorsa. İmalı demeçlerle direnenler zan altında bırakılıyorlarsa. O ülkede puanın dostluğu, Fair-Play’i yoktur.Karşılaşılacak güçsüzün yıldızına maç öncesi transfer kancası atmak, yetmedi hocasına sonraki sezon için yeşil ışık yakmak vs. gibi, “kazanmak için her yol mubahtır” anlayışının genelde kabul gördüğü, işinize geldiğinde etik değerlerin sümen altı edildiği bir ülkede dostluktan, Fair-Play’den söz etmek ha! Boş verin dostluğu, Fair-Play’i, o ülkede, spor maalesef her dalda, özellikle de futbolda, “Barış, dostluk, kardeşlik değildir” arkadaş, kendimizi kandırmayalım.