Taraftar gözüyle takım ve kulüp performansı

Haberin Devamı ›
Sıkça yararlandığımız ama yazıya dökenin hakkını çoğunlukla veremediğimiz önemli görüş ve öneri içeren mail sayısı da az değildir. Bu mail sahiplerine, -kulüp performansıyla ilgili Michigan’dan yazan Tayfun Özdemir ve takımın kupaya veda ettiği yarı final maçını Ankara’dan bir bayan gözüyle yorumlayan Aslı Aktay’ın şahsında teşekkür amacıyla bugün sütunlarımızı iki taraftar görüşüne ayırdık:“Trabzon, Trabzonspor’un şampiyonluklarıyla büyüdüğüm bir şehir. Kendime, ‘Nasıl bu işi başarıyoruz, bu kent bunu hak ediyor mu?’ diye soruyorum. Her defasında, şehrin futbol takımının çok gerisinde olduğu bariz olarak önüme çıkıyor. Trabzon’un ekonomik yapısı Trabzonspor’u taşıyamayacak, kulüp şehri sürükleyecek, bunu kabul etmek ve bu gerçeğin içinde çözümler üretmek gerek. Kulübün Trabzon’un ekonomik yapısından soyutlanması gerektiğine inanıyorum. Şehre mahkum kalırsa, yarattığı artı değeri kaybeder, sonunda söner gider diye korkuyorum. Halka arz edilen hisselerinin Trabzon dışındakilerce kapışılması bu nedenle gayet normal-sonunda bu bir ticari mesele, sürpriz de değil.- Lisanslı ürünler her şehirde satılmalı, tıpkı hisseler gibi. Kulübe kalıcı ve önemli getiriler sağlayacak her fırsat değerlendirilmeli. Madem para var, iyi yatırımlar yapılmalı.” Tayfun Özdemir-Michigan, ABDBu görüş ve öneriler, yönetim ve profesyonellerin işinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha anımsatıyor. Bu nedenle özellikle yönetim, gerektiğinde işin uzmanlarını da devreye sokarak bu beklentilere kısa sürede yanıt verebilmeli. Özellikle Kartal’daki tesislerin durumunu gözden geçirip, oradaki sorunları çözerek yeni arayışlara gitmeli.“Trabzonspor orta sahayı kalabalık tutup rakibin ataklarını önde keserek özellikle Miroslaw’ın ara toplarıyla Fatih ve M.Yılmaz’ı ileri çıkarmayı amaçladı, olmadı. 2. yarı çok şey beklenilen Yattara, takımın en büyük özelliği olan kontratak futbolunu eriten baş aktör oldu. Korner atışı ve frikik vuruşunun dışında sahada yoktu, keza Mehmet Yılmaz da. Son moda tabirle maçın “kırılma noktası” Celalettin’in boş kaleye atamadığı goldü. Ya 90+3 de ayağını iyi kullanamayıp kale çizgisinde topu içeri alır ya da 87 de ayağını yine iyi kullanamayıp topu boş kale yerine dışarı atar ve maçın gidişatını değiştirir, ne yapalım olsun biz yine onu seviyoruz. Necati’nin gölüyle şans ve maç ibresi Galatasaray’a döndü.Bu dakikadan sonra zaten ne uzatma dakikaları ne de penaltı atışları konuşulur. İşin açıkçası oyun içinde Petko’nun Mondi’ye nazaran daha fazla pozisyona maruz kalması ve oyuna ısınması nedeniyle penaltı kurtarışı bekliyordum ama olmadı. Daha önemlisi Şenol hoca gibi zamanının en iyi kalecisinin Petko’ya öğretmesi gereken çok şey var.” Aslı Aktay-Ankara