Trabzon'da neler oluyor

Trabzonspor tarihinin belki de en ilginç genel kuruluydu. Renk aşkının ve kurum aidiyetinin değil, kişisel çıkar ve rant kaygısıyla, 18 ay önceki “ibra hesaplaşmasının” damgasını vurduğu, ayıplarla dolu bir genel kuruldu yazık ki... Trabzonspor gibi büyük bir kuruma yakışmayan, zaman içinde ödeteceği fatura büyük olacak olan bir genel kuruldu maalesef.
Haberin Devamı ›
Yanlışlar zinciri...
Yönetim Kurulu, kendi ürettiği kaynakları kullanma konusunda yetki istemek için bir genel kurul yaptı. Tüzük gereği 10 yıllığına kullanabileceği bu yetkiyi, daha uzun yıllara taşımak için tabi ki. Yanlışlar zinciri buradan başlıyor. Böyle bir yetkiye gerek var mıydı? Bunu istemek, kamuoyunda dolaşan, “Kulübü batırdılar zaten, geleceğini de ipotek altına sokuyorlar” iddialarının sahipleri için tam fırsattı. Bu konudaki öngörüsüzlük, böyle bir hesaplaşmayı kaçınılmaz kıldı. Bu tür durumlarda her zaman dolduğu gibi, her koşulda muhalif olmaya alışkınların, malum nedenlerle şimdilik muhalefet kanadında bulunanların uzlaşması zor olmadı. Bu durumun doğuracağı tehlike yönetenlerce ve camianın dinamiklerince pek önemsenmedi.
Haberin Devamı ›
Alkışlarla onaylama!
Bir yönetim kurulu, kurumu kötü yönetebilir. Transferleri yanlış yapabilir. Mali konularda tartışılır kararlar alabilir. Genel kurulların görevi de bu konudaki yanlışları denetlemek ve gerektiğinde hesap sorup, koşullar oluşmuşsa yeni yönetimler oluşturmaktır. Bütün bunların hepsi birer saygı çerçevesinde olur. Ancak Trabzonspor’un dünkü genel kurulu, tamamen çıkara dayalı bir hesaplaşmanın ürünü olarak, başkanına hakareti içine sindirdi. Yetmedi, kurumu temsil eden kişiye bu yapılanlar, kısmen de olsa alkışlanarak onaylandı.
Biraz ayıp olmadı mı?
Özel işlerinin en kötü gittiği dönemde 6 milyon dolarını gözünü kırpmadan bağışlayan bir kişiye, kim bilir üyelik aidatını bile başkalarına ödeterek salona girip, kürsüde ya da koltuklarında, “hırsız” suçlaması yapanlara tepki koymayanlar, bir gün bu aymazlığın kendilerini de vurabileceği gerçeğini dikkatlerinden kaçırmamalıdırlar. En komiği de, bu rezilliğe neden olanların, “etik” tartışmalara girmeleriydi. Diyeceğimiz budur.