Yanal'a Özen!

Haberin Devamı ›
Beşiktaş ve Sivas’ın puan kayıplarıyla, Bordo-Mavililer’in Kayseri ve Kocaeli galibiyetleri, tam da Ersun Yanal üzerinden Trabzonspor’un, teknik direktörlük boşluğu nedeniyle de, olası adayların isimlerinin yıpranmaya yüz tuttuğu döneme denk düştü.
Gündem yoğunlaştı. Artık sadece Yanal’ın gidişinin farklı çevrelerde, farklı ilişkilere dayalı farklı yorumları yapılmıyor. Tek başına, “kim teknik direktör olacak?” soruları sorulmuyor. Olası başarı ya da başarısızlıkta Yanal ve Ahmet Özen ikilisinin rolleri üzerinde oran çatışması yaşanmıyor. Elde kağıt kalem Şampiyonluk, olmadı Şampiyonlar Ligi, o da olmadı UEFA Kupası hesapları yapılırken, bunların hiçbirinin gerçekleşmeme riski üzerinde de duruluyor.
Bu durumda söz konusu faktörlerden birine yoğunlaşmak, diğerlerine duyarlı olanların ilgisini çekmiyor. Her birini özetleyerek ele alalım:
Bursa maçı, kalan iki maça anlam yükleyecek. O halde Trabzon için sezonun en önemli maçı budur. Kazanılması, iki büyük hedefi son iki haftaya taşır. “Kazanamazsan kaybetme” demek, UEFA’yı garantilemek anlamına gelir.
Teknik direktörlük konusunda Şenol Güneş ismi ağırlık kazanıyor. Ancak “yerlinin yerlisi” sıfatı kredisi için sorunlu. Tribünlerin tahammülüyle Güneş’in buna direnci konusu kaygı verici. İyi hesap edilmeli. “Kritik dönemde “arkasındayız” sözü yeterli olmaz, bedel yükseltir.
Yanal ile ilgili spekülasyonlar ve dış destek, kendisini camiada antipatik kılma boyutuna taşıdı. Oysa ki bunu hak etmiyor. Amacın “üzüm yenmek değil, bağcıyı dövmek” olduğu aşikar.
“Yanal daha önce gitseydi takım daha çok puan toplardı” ya da değiştirelim, “Özen 6 puanın mimarıdır!” yorumları sağlıklı değerlendirme değildir. “Yanal’sız takım gelecek sezon daha başarısız olur” şeklindeki “gazete yedirmeye”, “özür diletmeye” kadar varan öngörüler, yine “üzüm bağcı” özdeyişiyle sınırlıdır.
Son söz: Yanal’a Özen göstermek gerek!