Arama

Popüler aramalar

Yok öyle!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Adnan Polat, “çocuklarını kasaplardan koruyamayan” Türk Futbol Sistemi’nden yakındı, Şükrü Saracoğlu’nda final oynama hayallerini kurduğu günlerde. Onun durup dururken bu feryadına neden olan unsur, Arda’nın bir pozisyon gereği ayağında oluşan krampon iziydi. Mecaz anlam içeren ‘kasap’ yakıştırmasının değerlendirmesi, muhatapları, örneğin Trabzonsporlu futbolcular ve bu mesleği icra eden esnaf tarafından yapılacaktır kuşkusuz. Biz olaya farklı açıdan bakacağız.
Yunus Yıldırım, kasaplardan koruyamadı “çocuklarını” Adnan Polat’ın. Doğrudur, onun cezasını bir şekilde veririz nasılsa. Ama Pedro Proenco’nun “sadece futbolu düşünen cambazların” önünde sadece üç dakikacık bir süre içinde koruyamamasına ne demeli? Ne yani, kaç atağını kesti Galatasaray’ın faul gerekçesiyle öyle. Oysaki onları Yunus Yıldırım 4 gün önce alıştırmamış mıydı bu tür pozisyonlara. “Faul maul yok dinlemeyin gidin atın” dercesine elleriyle “oynayın” işareti bekledi çocukcağızlar boşu boşuna.
Sonuç: Galatasaray’ı Proenco değil, Yıldırım yaktı.
***
Bir gelenek oldu sanki.
“Büyük” takımların ne zaman “diğerlerinden biriyle” maçı varsa, “diğerlerinden birinin” yıldızına mutlaka “o büyük” talip olur.
Gazetelerde boy boy haberler. “Trabzonspor’un büyüklüğünün hakkını” nedense bu tür durumlarda vermekten imtina etmeyen ve “büyük olarak” tanımlayan malum kesim, Gaziantepspor maçı öncesi de Tabata’yı Bordo-Mavili formaya yakıştırdı...
Fenerbahçe maçı öncesi Fenerbahçe’ye, Beşiktaş maçı öncesi Beşiktaş’a, son olarak da Galatasaray maçı öncesi Galatasaray’a transfer olan ve bu maçlarda “hasta, yorgun, moralsiz” olduğu için forma giyemeyen ya da giyse de performansı düşük olan Yattara’yı anımsattı bu durum.
Trabzonspor’un rahatsızlığını içeren söylemler film şeridi gibi geçerken gözümüzün önünden, bu yazının özellikle bu bölümünde yer alacak kelimelerin anlamını 180 derece değiştiren açıklama yayınlandı resmi internet sitesinde: “Tabata’yla ilgilendiğimiz haberleri tümüyle yalan ve böyle bir maçın arifesinde ayıp ötesi.”
Sonuç: “Budur” dedik, “iğneyi kendinize, çuvaldızı başkasına” batıracaksınız.
Örnek olur, umarız.
***
“Burası Türkiye burada böyle işte!” yılgınlığına düşecekken tam, bir tekzip dışarıdan, bir de içeriden geldi böylece.
Sonuç: Yok öyle!