Kaçınılmaz son!

Bir tarafta hoca ve kadro istikrarı konusunda Süper Lig’in lider takımı, diğer tarafta hocası değişmiş, sistem karmaşası yaşayan, kazandığında bile ilk 11’inde değişiklikler yapan ve 3 hafta üst üste aynı takımla sahaya çıkmayan Galatasaray. Sonuç tabii ki kaçınılmazdı. Şu bir gerçek ki, Tudor geldiğinden beri Galatasaray’da değişen tek şey koşu mesafeleri. Oyuncular belki daha çok koşuyor ama asıl ortaya çıkması gereken özellik oyuncu kalitesinin sahaya yansıması olmalıydı. Ancak ondan da eser yoktu. Tudor’un seçtiği 11’e bakınca 2 sprinter forvet oyuncusuna pas atabilecek oyuncu yerine 10 numara pozisyonunda başka bir süratli oyuncu Yasin’i seçmesi ise ayrı bir felaket oldu. Başakşehir, bu sıkıntılı Galatasaray’ı daha ilk yarıda istediği kalıba soktu. Sağdan Visca ve Caiçara, soldan ise Cengiz sürekli ve organize geldiler. Böyle maçların santrforu olduğunu vuruşlardaki ustalığıyla ve sakinliğiyle ispatlayan Adebayor ise attığı gollerle daha ilk yarıda maçın yıldızı oldu. 2. yarı yine Visca’nın Galatasaray’ın sol kenarını adeta felç ettiği ataklarla başladı.

Hayat belirtisi yok

Muslera’nın neredeyse burnunun dibine kadar girerek attığı şutta Adebayor daha 57. dakikada hat-trick yapmıştı bile. Mustafa Pektemek oyun disiplininden kopan Galatasaray’a son darbeyi vurarak maçın gittiğini ilan etti. Süper Lig’in ikincisi Başakşehir, bulunduğu pozisyonu hakettiğini gösterdiği maçta sadece hücum olarak değil rakibini ceza sahasına doğru dürüst sokmayarak da dört dörtlük bir maç oynadı. 3. sıradaki Galatasaray’da ise Podolski ve Sneijder değişikliğine rağmen hayat belirtisi gösteren oyuncu yoktu sahada. Bu görüntüsüyle 3. sıradaki yeri bile korumanın mümkün olmadığı bir gerçek. Bir gerçek de bu mağlubiyetten sonra oynanacak Fenerbahçe derbisi Galatasaray için bir başka önem kazandı. O da hem bazı yıldız oyuncular hem de Tudor için sezon sonu bu takımda kalıp kalmama konusunda yöneticilerin karar vermesi adına belirleyici bir maç oluşu.