Arama

Popüler aramalar

Birlik olmalıyız!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Gol yemeyen kaleci tabii ki yok. Peki ya gol kaçırmayan golcü var mı? Olsa, parayı koyacak yer bulamazdık. Evet, dünyada yenilmeyen takım da yok. Dolayısıyla İspanya karşısında enseyi karartmamalıyız. Az da olsa şansımızı zorlamak, kadere boyun eğmekten daha iyidir. İspanya şahsına münhasır bir takım.

Çok koşmakla yetinmeyip topu da koşturuyorlar. Boşa çıkmada ve rakip arkasına koşuda, zirvedeler. Fakat önem verdikleri oyuncuların değil, topun koşu mesafesi. Top, İspanyollar’ın ayağındayken mesafe tanımıyor. Devamlı hareket halinde. Topa üçüncü kere dokunmak için tek şart, boşa çıkacak bir arkadaşının hareketlenmesini beklemek. Arkaya adam kaçırmak, ana hedefleri. Topla gözünüzü yorup, adamı kaçırıyorlar.

Uyanık olunmalı

Bu oyuncular genellikle Alba ve Juanfran. Yani bekler. Topa hipnotize olmak yerine uyanık kalıp, etrafı kolaçan etmek gerek. Oyun kurucuları tek değil. Defansta oyun kurarlarken, Busguest ya stoperlerin arasına girerek ya da kenarlara çıkarak top alıp oyuna sokuyor. Kenarlarda bu görev İniesta ve Fabregas’a verilmiş. David Silva ise gezici oyun kurucu. Topun olduğu her yere ulaşmaya çalışıyor. Bu kadar çok oyun kurucusu olan bir takıma karşı adam markajı yapmaya çalışmak nafile.

Sen, ben demeden...

Zaten adam markajında çokta başarılı olduğumuz söylenemez. Mevcut kadromuzda layıkıyla adam markajı yapabilecek tek isim Mehmet Topal gibi gözüküyor. Selçuk, yan pas yapmakla, Ozan ise saçlarını düzeltmekle meşgul. Bu durumda yapılabilecek tek şey alan markajı. Herkes bölgesine gelen adamı adamı kontrol edecek. Yalnız bir sorun daha var. İspanyollar yalnız gezmiyor. Aynı bölgeye iki üç oyuncuyla bile geldikleri oluyor.

Hatta topun olduğu yerde tüm takımı görebilirsiniz. Senin, benim adamım demeden her oyuncu birbirine yardımcı olacak. Birlikte hareket etmek şart. Topu ayakta fazla tutmadan, terse atılacak uzun paslarla ve çok çabuk hızlı hücuma çıkarak bir şans denenebilir. Gerisi Allah’a kalmış..