Orta oyunu!

Haberin Devamı ›
Bizim çocuklar yağmurlu havaları sevmez. Kramponlarını değiştirmez oyuncularımız. Vidalar yükseltilmez. Kalecimiz kaygan zemini hesap etmez ve yere düştüğünde hızlanan top ağlarımızla buluşur. Teknik taktikle, fizik kondisyonla, moral motivasyonla ne kadar dolu olursan ol, bir küçük ihmal, ufak bir ayrıntı geri düşürür takımları. Ve nedense o takım hep biz oluruz. Futbolda çok şey değişti ama kötü alışkanlıklarımızı bir türlü değiştiremiyoruz.
Pozisyon yoksa...
Hırvatlar çok pozisyon yakalama, Millilerimiz ise topa sahip olma derdinde. Futboldaki yeni trendimiz bu: Topa sahip olmak. Doğrudur. Topa sahip olduğunda rakip doğal olarak pozisyona giremiyor. Ama pozisyona girmiyorsan topa sahip olmanın ne anlamı var? Büyük bir yanlış anlama mevcut, lakin ülkemizdeki futbol ailesinin umrunda değil.
Kanatlara alamadığımız önlemler, ciddi sıkıntılar yarattı. Arda ve Hakan ile zorlayamadığımız rakip bekler başa bela. Özellikle de Srna. Brozovic her içeri kat ettiğinde bindiriyor. Önündeki arkadaşından yardım alamayan Caner hep yalnız. Sonuç kaçınılmaz. Kalemizde bir sürü orta ve gol şansı. Direkleri geçseler fark olacak.
Kalecimiz de tedirgin
Kalecimiz Volkan da tedirgin. Tutabileceği topları yumrukluyor. Dönen topları devamlı rakibin kazanması, rakip atakları sonlandırmamızın bir diğer sebebi. Defansif zaaflarımızı azaltmak zorundayız. Geri düşüyoruz ve yıldız oyuncularımızın çokluğu bir şey ifade etmiyor. Arda, Emre, Volkan gibi bireysel becerileri yüksek oyuncular kalabalıklaşan defanslara karşı etkisiz kalıp, yeteneklerini ortaya koyamıyorlar.
Yere yattılar
Orta sahamız kalabalık. Selçuk, Ozan ve Oğuzhan’ımız var. Mehmet Topal’ı stoper, Hakan Çalhanoğlu’nu ise kanat oyuncusu yapmışız. Bu kadar orta saha oyuncusu ile ne yapacağız? Orta oyunu mu oynayacağız!
Uzatmayı Hırvatlar yere yatarak bitirdi. “Biz bitti demeden maç bitmez” diyemedik...