Ahmet Kurt yine saçmalamış

Haberin Devamı ›
Ahmet Kurt geçen ‘akşam!’ coşmuş yine.
Atıp tutmuş, iftiralar atma cüretini bile göstermiş, sadece o ve onun gibiler gibi kişisel hüsumetlerimi gazete sütunlarına yansıtmadığım için, adam gibi gazetecilik yaptığım için.
Tanjeviç ve Aziz Yıldırım’ı eleştirdiğim yazı sonrası, ‘daha önceleri neredeydin’ diye sormuş. Ben hep buradaydım, hep de burada olacağım Ahmet Kurt.
Bugüne kadar Tanjeviç’in adını anmadan yazmışım. Salim kafayla okusaydın yazılarımı, sezon başından bu yana Fenerbahçe takımını, yönetimi, Tanjeviç’i eleştirdiğimi görürdün. Türkiye Kupası’ndan sonra, Euroleague başlarken, kaybettikleri her maç sonrası yazdım. Ama sen ve senin modelinden bir tane daha var Haiti’deki depremden bile Tanjeviç’i sorumlu tutuyorsunuz. Ben onu yapmam, yapmayacağım da. Ne yazılması gerekiyorsa onu yazarım, her zaman yaptığım gibi, bildiğimi, inandığımı yazarım, yazacağım da. Sizin gibi düşmanlıktan gözleri kararmış bir şekilde Efes Pilsen’in Olympiakos’a yenilmesini Turgay Demirel’in maça gelmemesine bağlamayacağım mesela. Komik duruma düşmeyeceğim. Sırf eleştirmiş olmak için, sütunlarımı kirletmeyeceğim. Elimden geldiği kadar basketbol yazacağım ben. Bunları yapmıyorum diye beni Federasyon’un ‘kadrolu’ elemanı ilan etmişsin. ‘Türkiye’de basketbol yazarı yok’ diyen Hıncal Uluç’u haklı çıkarırmışım.
6 ay önce sen televizyonda övmüştün beni, ‘çok iyi bir basketbol yazarı olduğumu’ söylemiştin. Ben sana soruyorum. 6 ayda ne değişti Ahmet Kurt?
Bence de iyi bir basketbol yazarıyım. Ama sen de çok iyi biliyorsun ki, müritlerinden olmadığım için Hıncal Uluç beni okumaz, okusa da basketbolu bilmediği için yazdığımı anlamaz, anlasa da beni yazmaz, benden bahsetmez.
Tanjeviç ve Demirel dönemi boyunca, sadece bu yaz Milli Takım’ın başarılı olacağına inandığım için takıma destek oldum. Takımın doğru seçildiğine ve şampiyonada iyi yönetileceğine inanıyordum. Ama sizin gibi şampiyona başlamadan önce başka, takım 5 galibiyet aldığı zaman başka, yarı final yapamadıktan sonra başka yazmadım.
Bana diyorsun ama açın siz okuyun Polonya’da ilk 5 maç sonrası yazdıklarınızı. En yetenekli dansözlerden bile daha kıvraktı kalemleriniz.
Ben çalıştığım grup dışında, kimsenin maaşlı elemanı değilim. Kimseden ve hiçbir kurumdan en ufak bir menfaatim olmamıştır. Basketbol camiasından beni tanıyan yüz kişiye sor, biri ‘evet Gökhan German bunu yapabilir’ desin şu an mesleği bırakırım. Bunu sen de çok iyi biliyorsun. Ama kimseye eyvallahım olmadığı için her istediğimi nasıl yazabildiğime şaşırıyorsunuz, kıskanıyorsunuz, hazmedemiyorsunuz.
Bu yüzden iftira atıp duruyorsunuz. Kolayca kalemimin satılık olduğunu iddia ediyorsunuz. Kendi gibi bilirmiş insan başkasını. Sen menfaatlerin uğruna kolayca satar mısın kalemini. Halin vaktin yerinde biliyorum ama senin mantığına göre herkesin bir fiyatı vardır. Senin fiyatın nedir Ahmet Kurt?
Kaça satarsın kalemini?
Bir de sana kardeş tavsiyesi. Yazılarını sabah kahvaltıdan hemen sonra yaz. Günün ilerleyen saatlerinde aklın bulanıklaşıp (!) yazınca gerçekten saçmalıyorsun.