Arama

Popüler aramalar

Fener'in inancı güçlü

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ne maçtı ama...
Final serisinin ilk ayağı sonrası yazdıklarımı bir yerde tekrar edeceğim. Heyecan, yüksek tansiyon, hatalar, stres, mücadele, savaş, inanç, kazanma azmi, hüzün ve mutluluk. Ne ararsanız vardı final adına. İki büyük takımın adına, oyuncularına son derece yakıştı bu final elbisesi.
Sonucu belirleyen ise hatalar ve kazanma alışkanlığı oldu. Efes Pilsen evinde oynadığı iki maçta da dominant, kontrolü elinde bulunduran, genelde daha iyi oynayan taraftı.
Ama kazanan hep Fenerbahçe oldu.
Bazıları şans diyecek, bazıları tesadüf...
Ama kazanma arzuları ve yıllardır beraber oynamanın getirdiği rahatlık ve alışkanlık, Sarı-Lacivertliler’e zaferi de getirdi.
Hem de bu kadar kafa kafaya giden maçta Efes’in 9 top kaybına karşılık kendi yaptıkları 19 top kaybına, kaçırdıkları tam 13 serbest atışa, rakibin kendilerinden tam 10 kez fazla hücum etmesine rağmen galip gelmelerinin başka izahı olamaz.
Sürekli kötü oynayan, sürekli top kaybeden, sürekli geriden gelen, ama inancını bir an olsun yitirmeyen taraf Fenerbahçe’ydi.
Dile kolay.
Son iki yıldır oynanan 12 maçın 11’ini kazanmışlardı. 13. maçın 12’sini kazandı Sarı-Lacivertliler.
Bir yerde, ‘nasıl olsa’ kazanırım rahatlığı vardı, inancı vardı. Efes Pilsen’de ise stres ve gerginlik. İşte o kritik eşik, bitime 10 saniye kala kaptırdıkları toptu. Şansı ve şanssızlığı belirleyen faktör aslında herkesin kendi içindeydi...
Efes Pilsen, daha tutmadan, atmayı düşününce yüzde 90 kazanacağı maçı kaybetti.
Solomon serbest atışları kullanmadan 5 kısaya dönen Lacivert-Beyazlılar, kalan bölümlerde galibiyeti getirecek basketi aramanın hesaplarını yaparken, o basketi bulmak için önce topun hakimiyetini eline geçirme gerekliliğini unuttular, ya da böyle bir olasılığı umursamadılar.
Ama Solomon kaçırıp, 5 kısa oyuncudan kurulu Efes o hayati ribauntu, hayatında yaptığı en iyi iş olan Mirsad’a kaptırdı, o da hayatında yaptığı en iyi iş üçlük atmak olan Mrsiç’i buldu. Mrsiç de gerekeni yaptı son saniyede...
İlk maçın yıldızları Oğuz, Ömer Aşık ve Smith bu kez ortalarda hiç yoktu.
Ama birinci gün inanılmaz kötü oynayan Solomon bu defa 14 sayı, 7 ribaunt ve 6 asistle genelin en iyi oyuncusu olurken, Preldziç yine ilk maçtaki gibi son çeyrekte ortaya çıktı. Tamamı bu bölümde olmak üzere 9 sayı, 4 ribaunt ve 3 asist yaptı. Yine ilk maçın kahramanı Ömer Onan bu kez maçın ortalarında çok kritik üçlükler attı.
Fenerbahçe’ye maçı kazandıran istatistik ise o kadar top kaybına, o kadar kaçan serbest atışa rağmen, 11/25 üçlük atmaları oldu.
Efes Pilsen ise artık nerede yanlış yaptığını bulması gerekiyor. Her iki karşılaşmada da galibiyeti alıp götürecekleri bir çok kritik pozisyonu oynayamadılar.
4/20 ile üçlük atmaları yine onların sonunu hazırladı. Ama herşeyden önemlisi, teknik olarak daha üstün görünmelerine rağmen, mental olarak Fenerbahçe’nin çok gerisinde kaldılar. Bu da onlara pahalıya maloldu.