Galatasaray'dan müthiş direniş

Bence hiç değillerdi.. Ömer Onan hasta, Tomas elinde alçı ile oynuyor. Onlar tamam da, ya diğerleri...
Suratlar donuk, eller ise titriyor... Stres diz boyu. Geride kalan 5 maçta ortalama 20’ye yakın asist yapan Fenerbahçe Ülker, dün sadece 9 asistle oynadı. Düşünün hücumların ne kadar organizeden uzak olduğunu. Maç öncesi yazımda belirtmiştim. Spahija şartlar ne olursa olsun sahada uzun kalmalıydı. Kaybettiği tek maçta uzun süre 4 kısa oynamış, sonuç da hüsran olmuştu.

Dün de son 15 dakikayı 4 kısa ile oynadılar. Galatasaray’ın alan savunması karşısında bir tane bile bilinçli hücum edemediler. En kritik hücum ise bitime 48 saniye kala yapılandı. 24 saniyeden 2 takıma birer hücum düşer. Ama sen hücumunu 10-15 saniyede kullanırsan son top sana kalır. Fenerbahçe hem 24 saniyeyi sonuna kadar kullanıp, 1 fazla hücum etme şansını kaçırdı, hem de Ukiç’le inanılmaz kötü bir deneme yaptı. Galatasaray Cafe Crown da, maçın vasat isimlerinden Shipp’in mucize ötesi basketi ile tekrar ayağa kalktı. Açıkçası Galatasaray’ın bu kadar direnç gösterebileceğini hiç tahmin etmiyordum. Aslında 40 dakika boyunca kontrol onlardaydı. Shumpert 3/13 ile oynamasa, takım toplam 11 faul kaçırıp rakipten 8 fazla top kaybı yapmasa, iş son saniyeye kalmazdı bile.

Coach Oktay Mahmuti ve Galatasaray koskoca bir alkışı hak etti. 17 bin taraftar önünde, hem de 3-1 yenik durumdayken maça bu kadar konsantre olabilmek ve kazanmak her takımın yapabileceği bir iş değildi.
Alan savunmasını kusursuz yaptılar. Fenerbahçe Ülker’i yine düzenden çıkarmayı başardılar. Luksa Andriç maçın kahramanıydı. Bazı bölümlerde tek başına direnci, son derece yürekliydi. Tutku, kritik anlarda takımı mükemmel oynattı. Neredeyse Fenerbahçe’nin toplamı kadar asist yaptı. Noktayı koyan Shipp’in düşerken attığı basket ise çok özel yetenekler gerektiriyordu.Sonuçta iki ezeli rakibi en az bir kez daha izleyeceğiz. Abdi İpekçi’de müthiş bir maç daha bizleri bekliyor.