Kolej ve Aliağa ışık olabilir

Haberin Devamı ›
Bu sezon maddi kriz nedeniyle bazı kulüplerin çaresizlikten düşmüş olduğu durum, Türk basketbolunun geleceğine ayna tutması açısından oldukça önemliydi.
Mecburiyetten sahada Türk oyuncularla mücadele etmek zorunda kalan takımlar, yabancılarla oynadıkları dönemden hiç bir fark olmadığını, hatta daha başarılı olabileceklerini gördüler.
Örneğin Beşiktaş... Tek yabancı ile çıktıkları Galatasaray maçında, kendilerine kimsenin şans tanımamasına rağmen Mehmet Yağmur, Cevher, Haluk ve Muratcan önderliğinde ezeli rakibini farklı yenerken, Beşiktaş yerli oyuncuların önderliğinde buralara kadar geldi.
Bu haftaya damgasını vuran takım ise CASA TED Kolejliler oldu. Üç yabancısını da gönderen Ankara ekibi, galibiyete çok ihtiyacı olan Kepez’i yenerken Önder Külçebaş 28 sayı, Polat Kaya 18 sayı, Caner Öner de 14 sayı ve 5 ribauntla oynadı.
Yine mali kriz nedeniyle sezon boyunca takımın skor yükünü sırtlayan Amerikalılar’ını gönderen Aliağa, tamamı yerli oyuncularla Banvit deplasmanında harika bir maç çıkardı, galibiyeti son dakikada kaçırdı. Reha Öz 25, Hakan
Yapar da 18 sayı attı.
Bu oyuncular sorumluluk verildiğinde, neler
yapabileceklerini gösterdiler.
Yabancı serbestliğini savunan biri olarak neden bunları yazdım?
Özellikle Anadolu kulüplerinin, takımla, taraftarla, kentle bütünleşecek, sembol olacak Türk oyunculara ihtiyacı var. Türk basketbolunun buna ihtiyacı var.
Antalya bu bilinçle mi hareket etti bilmiyorum ama Ersin Görkem ve Can Akın’ın etrafına kurulan bir takımla iki yıldır çok başarılı oluyor.
Lig takımlarının tamamı ayrı kentlere dağılmış İspanyollar bu durumun en güzel örneğini sergiliyor aslında.
NBA’e gidene kadar Joventut Badalona, Rudy Fernandez’in takımıydı, şimdi Ricky Rubio’nun. Akasvayou Girona Marc Gasol’undu. Barcelona, Navarro’nun etrafında döner, Real Madrid’de patron belki Llull olacak yakın zamanda. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Banvit’in, Mersin’in, Karşıyaka’nın, Erdemir’in, Aliağa’nın, Selçuk Üniversitesi’nin de bunu yapması gerekiyor. Önce istikrarı koruyacaklar, sonra Fatih Solak’ı, Hakan Köseoğlu’nu, Reha Öz’ü vebenzerlerini uzun süre kulüpte tutup, şehirle bütünleştirmeli yanlarına da istedikleri
kadar yabancı almalılar.
Her takım ihtiyacı kadar, istediği kadar yabancı alsın ama sahadaki patronun Türkler olması gerekiyor. 3+2 kuralı gereği yerliler sahada belki 30 dakika kalıyor. İsterse 40 dakika oynasın. Önemli olan kaç dakika oynadığı değil, o dakikayı nasıl değerlendirdiği. Sorumluluk alabilmesi, gerekirse son topu onun kullanması. Yakın geçmişe baktığımızda patronların yerli olduğu takımların daha başarılı olduğu su götürmesiz bir gerçek.