‘’İstikrarsa hedef, Erol Bulut da Emre Belözoğlu da kalmalı...‘’
Cocu geldiğinde ortalık yanıyordu. Genç, modern ve total futbolun beşiğinden çıkan bir teknik adamdı. Gönderilirken yüzüne bile bakılmadı.
Koeman uzun vadeli düşünülmedi.
Sonra milyonlarca Fenerbahçeli "Ersun Yanal'ı getir" diye adeta yalvardı başkan Ali Koç'a... Tecrübesizliğine denk geldi, sözünden döndü, Ersun hocayı getirdi. "Şampiyonluk, Fenerbahçelilik, hakemler..." derken, Ersun hoca da gitti.
Bu kez daha genç ve Alanya'da harikalar yaratan Erol Bulut ortaya çıktı. Pandemi süresince aylarca Erol hoca için transfer yapılmadı, takım yerinde saydı. Boşu boşuna haftalar geçti.
Yazın transferler patladı. Sosa'lar, Novak'lar derken ezeli rakipler baktı, Ali Koç'un uçağı o şehirden bu şehre havalandı. Herkes çok mutluydu! "Nereden çıktı bu Erol Bulut" diyen yoktu.
"Fenerbahçe kesin şampiyon. Bu kez bitti bu iş. Zaten TFF de Fenerbahçe'yi şampiyon yapacak" derken, Şubat ayı geldi çattı, yine yavaş oyun hortladı. Modern, yabancı dil bilen, genç, Türk ve Fenerbahçe'yi tanıyan Erol Bulut oldu size, futbol cahili...
Şimdi de pembe gömlek beyaz şortlu, tek derdi sene boyunca BJV-IST bileti kovalamak olan "büyük abiler" diyorlar ki "Erol gitsin"
Peki sonra ne mi olacak? Yeni bir teknik adam gelecek. Yabancı... Yazın transferler... Büyük bombalar... Sonra...
Şubat ayı gelecek... Giresun deplasmanı 1-1... İçeride Kasımpaşa'ya mağlup...
"Bu adam işi bilmiyor" derken koca Fenerbahçe gece yarısı kahvehane/spor programlarının ağzında sakız olacak.
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, istikrarsa hedef, Erol Bulut da Emre Belözoğlu da kalmalı...
Deniz bitti, sokak çıkmaz. Zorla istikrardan başka çare yok.
‘’Pelkas'a iyi bakın! Fenerbahçe'de çok fazla kalmaz!‘’
Yapılan bir dolu transferden belki de en çok katkı vereni Pelkas... Hakemle konuşmuyor, gerginlik çıkarmıyor, olana da karışmıyor. Sağda başladı, 10 numarada devam ediyor. Yüzü gülüyor ve pozitif. Fiziksel açıdan sırıtmıyor.
Kasımpaşa maçındaki o asist...
Kasımpaşa maçında Thiam'ın ilk golünde ceza sahasına girip hava topuna yükselip kafa pası vermesi bir asistten çok daha fazlası... O hava topunu almasa, almaya çalışmasa, kim ne der? Ama yapıyor, üşenmiyor.
Alanya'ya attığı gol basit gözükebilir. Ancak ayağını hazırlamadan, şiddetsiz dokunması büyük iş. 1 saniye gecikse savunma araya girecek. Onu da biliyor.
Yunanistan'da da yoğun şekilde takip edildiğini biliyorum. Yunan medyasından tanıdıklarım PAOK'ta çok ciddi baskı altında oynadığını ama Fenerbahçe'de rahatladığını belirtiyorlar. Fenerbahçe'nin ona iyi bakması lazım.
Sözleşmesinin sonuna kadar kulüpte kalmayacak gibi bir hissiyat veriyor. Belki çok erken ama bu gidişat, transfer ve kasaya girecek iyi bir bonservisin habercisi gibi gözüküyor.
Açıkçası sözleşmesinde 1 senelik süresi kalmasaydı PAOK da onu muhtemelen satmazdı.
‘’Ne VAR'ı, ne hakemi Erol hocam! Takım ayakta duramıyor‘’
Son söyleyecğimi baştan söylemek istiyorum. Fenerbahçe yola kesinlikle Erol hocayla devam etmeli... Deniz bitti, getirecek hoca kalmadı.
Ancak... Fenerbahçe her hafta 3'er 3'er eriyor. Erol Bulut sürekli olarak hakemleri eleştiren bir isim değil. Artık onun da sinirleri bozuluyor sanırım. VAR ve hakem konuşma sırası Fenerbahçe'de! Oyun? Onu konuşan yok...
Erol Bulut'un maç sonu açıklamalarını dinliyorum. "VAR çizgisi" diyor. Bakıyorum. 1 santimetrelik bir durum var veya yok. Net şekilde bir şey söyleyemiyorsun. Ama öyle bir konuşuyor ki, sanki yarım metre geride Pelkas... Belki de ofsayt gerçekten değildir, bilemem. Ama geçen sene bunun 10 katı hakem hataları yapıldı Fenerbahçe'ye... Kadıköy'de kendisinin rakip olduğu Alanya maçı bunların en büyüğüydü. Thiam'ın penaltısına bakıyorum. Bir daha bakıyorum. Hiçbir şey göremiyorum. Hatta bir hava topunda rakibin kambura yatıp Thiam'ı düşürmesi daha çok penaltı! Kimse konuşmuyor...
Hepsini geçtim. hoca diyor ki, "Oyunun hakimiydik."... Hocam zaten Gaziantep geriye çekildi diye oyunun hakimisin. Geldiler gol attılar, çekildiler. 1-1 oldu, 2-1 yaptılar, VAR iptal etti. Sonra bir daha 2-1 yaptılar yine çekildiler. 2-2 olabilir miydi? Olurdu ama... Ama'sı çok fazla...
Erol hoca hakemin hataları kadar kendi hatalarını sorguluyor mudur?
Cisse gol kaçırdı diye çıkar mı hocam? Kızdın diye oyuncuyu çıkarıyorsun resmen... Giren adam da Ademi...
"Hakem" diyorsun hocam ama takım ayakta duramıyor! Haftada tek maç, geniş kadro, yönetim tamamen arkanda ama takımda umut yok, fizik yok, istek yok.
Kadıköy duvarlarına resmi yapılan Gustavo bile küstü. Gustavo gibi adam niye küsüyor hocam?
Denizli, Malatya, Beşiktaş, Karacabey... Hepsi mi tesadüf hocam!
Karacabey maçı bile işkenceye döndü!
‘’Erol Bulut gidecek de kim gelecek!‘’
Pembe gömlek-beyaz pantolon kombiniyle Bodrum-İstanbul arası "takılan" Youtube programcısı abilerimiz ve taraftarların, Ali Koç yönetiminden bir istekleri var yine... Evet yine! Bu kitle hep talep eder! Sezon başı öve öve göklere çıkardıkları Erol Bulut'un görevden alınması... Kim gelecek? Pochettino! Aman Allahım, bu nasıl bir vizyon, nasıl bir akıl!
Bu kitle kazanırken "Yürü aslanım" der, kötü sonuç olunca linç eder. Düşeni savunmak suçtur bizde... Başladı konuşmalar yine! Mandzukic gelecekmiş ama Samatta-Thiam alınmış... "Sezon başı neredeydin" diyen yok tabii ki...
Pozisyonu bırak, takım ayakta duramıyor
Doğru, Erol Bulut'un Malatyaspor maçı sonu açıklamaları bile inanılmaz... Mantık dışı... Beşiktaş 6 kere gelmiş 4'ü gol olmuş. Malatya 4 kere gelmiş 3'ü gol olmuş. Senin pozisyonun bile yok. Bırak pozisyona girmeyi, takım ayakta duramıyor. Üzüntüsüne vermek lazım.
Bulut'un arkasında durmak şart!
Ancak şunu unutmayın ki, Ersun Yanal'dan Aykut Kocaman'a, Cocu'ya kadar birçok teknik adam kısa vadede başarılı olamadılar. Fenerbahçe yönetiminin artık Erol Bulut'un arkasında kaya gibi durmaktan başka çaresi yok. Bu ülkeye kimler geldi de "Yeniköy Kasabı, stajyer" dendi...Rijkaard, Aragones başarılı olamadı.
Ne Pochettino'su!
Taraftar ister. Dün Yanal dedi, 4-5 ay önce de Erol Bulut diyordu. Bugün de Pochettino diyorlar. Komik bile değil artık. Senin Pochettino'nun maaşını ödeyecek halin yok. İstediği transferlerin hiçbirini yapamazsın. Yaptın diyelim, çok büyük kumar oynamış olmaz mısın? Ali Koç'un sonuna kadar Erol Bulut tercihinde ısrar etmesi şart. İkinci bir çıkış yolu yok!
‘’Çak bi' 2008 Semih Şentürk videosu!‘’
Sonunda olacağı buydu! Kendimizi öve öve geldiğimiz nokta bu... Almanların 2. kadrosuyla hazırlık maçında berabere kalınca "Vay be Milli Takım'a bak" diyenler, o Almanya'nın 3 gün sonra bambaşka bir 11'le Ukrayna karşısına çıktığına dikkat bile etmemişti.
Biz "Türkler geliyor" havasındayken Almanlar sadece basit bir ter idmanı yapmışlardı. Zaten adı da "hazırlık maçı" olan bir oyundan beklentin ne olabilir?
Euro 2020'ye gidişimiz tabii ki başarı ama zafer değil. Olması gereken!
Ancak kendimizi gereksiz yere aşırı övme ve hataların üzerini örtmeyi, sürekli hakemlerden şikayet etmeyi bırakmamız gerekiyor.
Koskoca Şenol Güneş bile 3-3'lük Hırvatistan maçından sonra basın toplantısının yarısını, yenilen ilk golde yan hakemin pozisyonu görememesine ayırdı. Maç da yine bir hazırlık karşılaşması!
Neyse, belli ki aynı tas aynı hamam gidecek! Çak bi' Euro 2008 Semih Şentürk ve Çılgın Türkler videosu da izleyelim...
Seneye de Cebelitarık'a 5 atar gururlanırız!
‘’Al sana Uluslar Ligi!‘’
Artık insanoğlu bir trenin raydan çıkması gibi, bilinmezliğe doğru gidiyor. Zengini fakiri, siyahı beyazı, Amerikalısı, Asyalısı... Hiç fark etmiyor. Herkes ama herkes daha çok tüketmek, her şeye daha fazla sahip olmak istiyor.
Cehalet bize virüsün Çin'den geldiğini söylüyor. Tek suçlu Çinliler! Değil! Hayvanlara yapılan tüm zulümler, komşuya, yakınlara, arkadaşlara, sadece hava atmak için taa başka kıtalardan getirilen hayvanlar ve çektikleri acılar yaklaşık 50 senedir hiçbirimizin umrunda değildi!
Al sana daha çok takım, daha çok maç!
Peki futbol farklı mı? Daha çok takım, daha çok maç, daha çok TV hakları ve tabii ki para! Sonucu gördük! Futbolda para yok muydu? Hem de çok vardı! Ama yetmedi!
Uluslar Ligi diye bir saçmalık çıktı. İnsanlar artık milli maçları izlemiyor. İzlemek istemiyor. İstisnalar dışında sıkıcı geliyor. Çünkü çok fazla var! Ve daha çok maç uğruna, futbolla alakası olmayan ülkeleri de sisteme katmak uğruna, bu saçmalıkları yaşıyoruz. Uluslar Ligi hazırlık maçlarının yerini alacaktı. Bu hafta içi Hırvatistan'la hazırlık maçı yaptık! Ki Hırvatistan ve Türkiye halı sahada maç yapsa izlenir. Ancak UEFA ve FIFA, para basan bankalar gibi maç basıyor! Daha çok maç oynandıkça insanlar kaçıyor!
Ne oldu sonunda? Milli takımlar bu hiçlik uğruna koronavirüse teslim oldu. Dünya sokağa çıkma yasaklarını tartışırken, futbolun patronları dünyadaki tüm futbolcuların kıtalarını değiştirdiler. Her yerden korona pozitif test sonucu fışkırıyor.
Basketbol? Euroleague'de çift maç haftası var! Sebep? Yetmiyor!
Koronavirüs aşısını bulduk diyelim, yarın da herkes iyileşti! Sonra ne olacak?
Başka bir gezegene gitmemize en az 100 yıl gibi bir süre var. Korona ise yeniden uyanmak için sadece 2 ay bekledi!
‘’Hasan Ali Kaldırım lobisi!‘’
Sol kanattan bindirmeler, sağa çekip vurmalar, gol atmalar... Hem sağ hem sol ayak kullanabilme özelliği. Gerektiğinde savunmanın göbeğine çekilebilir. Ön libero oynayabilir.
Fenerbahçeliler'e "bu sol bek kim?" diye sorsak cevap belli, Ümit Özat...
***
Harika bir kariyer... Füze çıkaran bir sol ayak, müthiş bir teknik, dünyanın tanıdığı bir isim.
Kim mi? Tabii ki Roberto Carlos...
***
Dribling müthiş, çalım atar, ceza sahası içinde gol kovalar. 3'lü savunmada da, 4'lüde de oynar. Maç kazandırır.
Peki bu sol bek? Andre Santos.
***
Frikik atar, şutu vardır. Kestiği ortalar el bombası kıvamında, rakibe kendi kalesine gol bile attırır. Sinirlidir ama isyankardır. Mücadeleyi bırakmaz, oyunundan taviz vermez.
Son sol bek Caner Erkin...
***
Ama sorsan "Hasan Ali'yi göndereceksin de Roberto Carlos'u mu alacaksın?" deniyor.
Ya Roberto Carlos ortalama bir sol bek ya da Hasan Ali Real Madrid kıvamında...
Hangisi bilinmez!
Bilinen, Fenerbahçe'nin bir sol beke ihtiyacı olduğu...
‘’Sayın başkan 3 Temmuz tamam ama bu takım ne olacak?‘’
Son FB TV programında yaklaşık 2 saat 15 dakika konuşan Ali Koç'un, en çok zaman ayırdığı konu Nihat Özdemir ve 3 Temmuz'du. Bu konu hakkında empati yapması, beklemesi ve çok net konuşması haklılığını gösteriyor.
Gösteriyor da... Hayat da devam ediyor.
Sayın başkan,
Siz "Altyapı, Türk gençliğine yatırım, üretim" dediniz, "Sabır" dediniz, "İlk sene(ler) şampiyon olamasak da gurur duyulacak kadro yaratacağız" dediniz. Ve... Şampiyonluk vadetmemenize rağmen farkla seçildiniz.
Bu taraftar da, siz de, son kuruşuna kadar kulübe katkı verdi. Maddi olarak tam bir enkaz aldınız ama bu kulüp "paralı başkan" istemedi ki... Kulübün maddi durumu da zaten belli değil miydi?
Sayın başkan,
Bugün Trabzonspor'u uçuran ve adeta bedavaya alınan Ekuban, Nwakaeme gibi isimleri Fenerbahçe bulmalıydı! Abdülkadir'i, Yusuf'u Fenerbahçe çıkarmalıydı! Sizin vaadiniz şampiyonluk değildi ama bunlardı!
Berke'ler, Barış Alıcı'lar bu takımda 11'de oynamalıydı. 11 oynayacak Berke'ler Barış Alıcı'lar bulunmalıydı!
Sayın başkan,
Zanka, Sadık, Zajc, Falette, Frey, Ayew, Slimani... Yıldızından, tanınmamış futbolcusuna, Comolli'den Ersun Yanal'ına hiçbir seçim tutmadı.
İlk günden İstiklal Marşı okumasıyla samimiyetsizlikte zirve yapan Kruse, nargile közcüsü oldu!
Ve artık arkanızdaki dev taraftar ordusu soruyor:
*Gelecek sene de aynı mı olacak?
*Çalıştığınız menajerleri değiştirmeyi düşünüyor musunuz?
*Altyapıdan 2 sene sonunda as takıma çıkması beklenen kaç futbolcu var? *Bununla ilgili bir çalışma var mı?
*Vizyon seviyesi İrfan Can, Alpaslan, Welinton'a mı çekildi?
*Fenerbahçe sürekli hakemleri, 3 Temmuz'u, eski dosyaları mı konuşacak?
*Bunları yaparken futbol takımının da başarılı olma ihtimali yok mu?