Arama

Popüler aramalar

Demokrasi!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Basın toplantısı diye gittik, basın açıklamasıyla karşılaştık. Mahmut Özgener yanında yardımcıları Lutfi Arıboğan ve Servet Yardımcı ile oturup, 25 dakika konuştu. Soru almadan kalktı, gitti. Doğal olarak yaptığı eylemin adı basın toplantısı değil basın açıklamasıydı ki, bunu yaklaşık 50 medya mensubunu otele getirmeden resmi internet sitelerinden yapabilirdi. Etkisi de en az bunun kadar büyük olurdu.

Karabükspor Başkanı Ferudun Tankut’u onore etmesi çok şıktı ve haklıydı. İsim vermeden Fenerbahçe ve Galatasaray başkanlarını, Beşiktaş Futbol Komite Başkanı’nı oldukça sert eleştirerek, üç büyüklere teslim olmayacağını bir kez daha vurguladı. Ancak tahmin ediyorum ‘başka polemik çıkmasın’ diye soru almadı.

Dürüstlüğünden zerre kadar şüphe duymadığım Özgener’in demokrasi tarifi ise hiç hoş olmadı. “Futbolda demokrasi yoktur, kurallar vardır. Yorum yoktur, kararlar vardır. Futbolun bir anayasası vardır ve orada yazan kurallara göre oynanır” ifadesi, söylemek istediğinden farklı anlamlar yüklemeye müsait açıklamalardı.

Futbol demokratik bir organizasyondur. Her demokrasi kurallarla yönetilir. Her karar, karar vericinin yorumuna göre alınır.

“Kurallarımız açıktır. Kurallara uygun davranmayan her yönetici, her sporcu cezasını alacaktır. Sisteme zarar veren, şiddeti körükleyen açıklamalar demokratik hak olarak görülemez” deseydi, daha anlamlı olurdu. (Üstelik futbol en demokratik oyunlardan biridir. O da ayrı bir tartışma konusu...)
“Bu yıl da deyim yerindeyse ‘açıklama mevsimi’ geldi” diyen Özgener, “Transferde yapılan yanlışlar, teknik direktör ve futbolcuların hataları, takımların şampiyonluk yarışında yer alması için hiçbir şartı yerine getiremeyen, teknik konularda devamlı hata yapan yöneticiler” ifadesini de kullanarak, doğru mu yapıyor? Federasyon Başkanı, kulüplerin yaptığı çoğu zaman haksız eleştirileri göğüslemek için kulüplerin hatalarıyla ilgili yorum yapmalı mıdır? Federasyon Başkanı mevsim normallerine göre davranmaz icraat yapar. Söylediği söz ile değil verdiği kararlardan anlaşılır. “Cezalar katlanarak artacak” demez, cezaları katlayarak verir. Mesela, başarısızlıkla suçladığı yöneticilerin nefes alması için 6+2+2 gibi bir kural çıkarmaz. 2001’den bu yana uygulanmasını beklediğimiz kulüp lisans sistemi ile ilgili takvimi daha yeni açıklatmaz. Kulüplerin mali denetimini yapar, gerekirse yarıştırmaz. Havuzdaki dağılımı dört büyüklerin hegemonyasına göre yaptırmaz. Mesele dik durmak değil devrim kabul edilebilecek icraatlar yapmaktır.

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz...