Futbola dönüş

Haberin Devamı ›
Dany’nin sol bek oynamasının dışında dizilişte kafalarda soru işareti bırakan tek bir isim yoktu. Hücuma hiç destek veremeyeceğini düşündüğüm Dany sağ korner direğinden Melo’ya attığı şahane gol pasıyla endişeleri boşa çıkardı. Galatasaray mükemmel bir ilk 45 oynadı. Verimli bir sezon geçirmeyen Eboue hem Sneijder’e, hem de Drogba’ya ‘al da at’ tadında gol pası vererek maçın kahramanı olmayı hak etti. Geçen sezon havaalanında binlerce taraftar tarafından karşılanan, ancak geçen haftaya kadar pek bir katkı yapamayan Sneijder biraz da moralle oynadığını gösterdi. Klas futbolcu defansın kör noktalarına çok güzel koşular yapıyor, net pozisyonlar yakalıyor. Selçuk’un ortasında volesinin kalecinin üstüne gitmesi şanssızlığıydı, ancak Eboue’nin pasında yaptığı gol vuruşu birinci sınıftı. Drogba’yı konuşmaya gerek yok. Attığı gol onun için sıradan, ancak 15. dakikada kalecinin kurtardığı pozisyonda arkasında stoperi geçişi biz futbolseverler için dünyanın en iyi santrforundan görebileceğimiz kalitedeydi. Chedjou-Semih defansın merkezinde, Melo-Selçuk orta sahada işlerini mükemmel yaptılar. Melo’nun Dany’nin ortasında yaptığı koşu ve attığı kafa şutu mükemmeldi ve gol perdesinin açılması açısından çok önemliydi. Bruma ise sürekli oynamayı hak eden topu ayağına aldığında izleyene keyif, rakibe endişe veren futbol kimliğiyle sahadaydı. Drogba’nın attığı golde Eboue’ye yaptığı ara pası kelimenin tam anlamıyla harikaydı. Üstelik savunmaya da ciddiyetle yardım ediyor.
Burak’a da değinmek gerek. Burak hep aynı Burak. Rakip defans arkasına su gibi akıyor, ancak geçen senenin aksine son vuruş şanssızlığı yaşıyor. Bu konsantrasyonla oynarsa bu sene de kral olur. Güzel olan taraftarının onu doğru davranarak alkışlaması, yüreklendirmesiydi. 7 maç aradan sonra Şampiyonlar Ligi’nde galibiyetle tanışan Mancini, Karabük ve Kopenhag maçlarından oyuncularının ve takımın hangi anlayışta oynayıp oynamaması gerektiğini de görmüştür. Futbolsuz haftaların bitmesi sevindirici.