Arama

Popüler aramalar

Kabahat Schuster'de mi?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Yine Schuster’in dediği gibi büyük bir “mucize” bekleyerek izlediğimiz maçın daha ikinci dakikasında golü yiyince, “Schuster beğenmeyen izlemesin” diyorsa, genel yayın yönetmenimiz Necil Ülgen de keşke, “Beğenmeyen yazmasın” deyiverseydi diye aklımızdan geçirmedik desek yalan olur!

Schuster umduğumuz değil bildiğimiz gibiydi. Fenerbahçe maçını rakibe veren suç ortağı Ferrari’yi 11’de başlatıp, ilk maçta da oynatmadığı ama hiç değilse attığı gol sayesinde morali nispeten iyi durumda olan İbrahim Toraman’ı kulübeye çekmiş, geçen maçta 18’e almadığı Sivok’u bu kez ilk 11’de başlatmıştı!

Geriye kalan tercihleri için söylenecek çok şey yok. Kendisini 90’da attırıp Kiev seyahatinden kurtulan Quaresma da olmayınca bundan daha iyi bir kadro sahaya sürülemezdi. Ve bu kadro 5-1’lik skoru bu hocayla ne yaparsa yapsın döndüremezdi. Dönmediği gibi fark da 7’ye yükseldi.
Aurelio önümüzdeki sene bu takımın olsa olsa alternatif oyuncusu olur. Ferrari önümüzdeki sene sahada ve kulübede kendine ancak torpille yer bulur. Oynatmasalar üzülür mü, sanmam!
Schuster’in takımı, rakipler defans yapmazsa, sert oynamazsa, Beşiktaş gibi defansını orta saha çizgisi üzerinde kurarsa Türkiye’de de, Avrupa’da da çok başarılı olacaktır.

Beşiktaş yönetimi federasyonla kavga etmek yerine taraftara saygısızlık yapan, yönetimini takmayan, oyuncularını geliştirmeyen, oyun disiplinini yerleştiremeyen Schuster’le ilgilense çok daha iyi olur. Bu sene büyük hayaller kuruldu, hedef olarak kala kala Türkiye Kupası kaldı. Şans yaver gitmezse Quaresma, Almeida, Simao, Ernst, Hilbert ve diğerleri önümüzdeki sene yalnızca Türk liginde forma giyecek.

Bakalım Schuster ilk basın toplantısında kendisine sorulan, “Sen bu kulübe, bu takıma ne verdin” sorusuna ne cevap verecek? Türkiye’de 60’ların futbolu oynanıyor da, Beşiktaş 2011 futbolu mu oynuyor?

Kendine denk iki takımla 7 günde ikisi evinde üç maç yapıp 12 gol yiyen bir takımın teknik adamı nasıl şişinir ve nasıl korunur? Bunun cevabını da Schuster’le daha önce görüştüklerini inkar edip, Mustafa Denizli “rahatsızlanır rahatsızlanmaz” Alman hocayı getirenler versin...