Karadeniz'de altın gol

Haberin Devamı ›
Colman öyle güzel bir zamanda, öyle güzel bir gol attı ki! Bir nevi şapkadan tavşan çıkarttı... Bordo-Mavili ekip, kötü oynarken kazanarak ‘büyük kulüp’ duygusunu pekiştirdi. Sanki bedenleri sahada, akılları başka yerdeydi Bordo-Mavililer’in. İstemiyor gibilerdi, rakibe basmıyor, zorlamıyorlardı. Sanırsınız, sabah kondisyon çalışması yapmışlardı!
Yanal’ın Giray tercihi doğruydu elbette. Rakibin eski kaptanını oynatmamak olmazdı. Cale’nin oynaması da doğruydu, kaptanın da. Isaac, Gökhan tercihi de. Yattara çaresizliği de! 10 kişi oynatıyor Gineli! 35’e kadar aldığı her topu kaybetti. Çok içeri girdi. Takımını oynatmayı değil, keyif yapmayı istedi, beceremedi. Formda olduğu zaman, hepimizi kendisine hayran bırakan ‘sihirbaz’, formsuz ve sorumsuzken dayanılmaz bir futbolcu kimliğine bürünüyor. 35’te rakibini kovalayıp, nihayet bir top kazandı. Yanındaki arkadaşına verse, alkışlanacaktı. Ama o yine fantazi aradı. Yanal, ona nasıl dayandı? Çıktığı 60.dakikaya kadar hiçbir şey oynamadı. Kendisini eğlendirmek için oynayan futbolcularla şampiyonluk yakalanamaz, iyi bir takım yaratılamaz.
Trabzonspor’da Giray, 2 önemli top keserek, Colman attığı golle, Serkan, sahiciliği ve samimiyetiyle arkadaşlarından öndeydi. Song’un defansı geride kurdurması, Hüseyin’in stoperlerine çok yaklaşması Trabzonspor’u hamlesiz ve bekleme futbolu oynayan bir takım haline döndürüyor. Böyle olunca, Hacettepe gibi mütevazi bir rakip karşısında dahi, oyun üstünlüğü sağlanamıyor.
Colman’ın attığı muhteşem gol dışında, Orhan Şam’ın 2 vuruşunda ve İbrahim’in uzatmada kullanamadığı pozisyonda şans Trabzon’un yanındaydı.
Büyükler kötü oynarken de kazanır ama, şampiyonluk tedirginlikle, bekleyerek kazanılmaz. Biraz daha coşku, biraz daha ihtiras şart.