Arama

Popüler aramalar

Mağlup ama mağrur

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ben, Galatasaray’ı yine de alkışlıyorum. Dünya markası bir İngiliz rakip karşısında erken yenilen gole rağmen oyundan hiç kopmadan, çok sayıda pozisyon yakalayarak, Alex Ferguson’u endişeden endişeye sürükleyen bir futbol oynadılar. Muslera’nın kurtardığı golün ardından Carrick gibi “düz kabul edilen bir oyuncu” iki tane 2’ye 1 yaparak Uruguaylıyı avladı. Bu hiç hesapta olmayan bir plandı. İlk yarıda rakipte Valencia herhalde kariyerinin en iyi maçını oynadı. Amrabat’ın geriye dönmemesi, kademelerin geç gelmesi ve yaptığı ekstra işler, Hakan Balta’yı çaresiz bırakırken, Valencia’yı maçın yıldızı yaptı.

Birinci dakikada penaltısı verilmeyen Galatasaray, Amrabat’ın direkten dönen topunda, Eboue’nin kornerle biten şutunda, mükemmel bir duran top organizasyonunda Hamit’in direği yalayıp avuta giden vuruşunda, Hamit’in ortasıyla Selçuk’un direği yalayıp avuta giden kafa şutunda, kaleci De Gea’nın, önce Burak sonra Emre’nin vuruşlarını kurtardığı gol pozisyonlarında, galibiyeti kazandıracak kadar fırsat yaratmış oldu. Son dakikada Aydın’ın çaldığı topta yapılan darbeye penaltı verilebilirdi ve Sarı-Kırmızılılar, en azından 1 puanla dönebilirdi.

Türkiye liginin temposuzluğundan dev bir marka karşısında ben bu denli özgüvenli, oyunu rakip yarı sahaya yıkan bir Galatasaray beklemiyordum. Muslera hem gol öncesinde yaptığı kurtarış, hem de penaltıdaki duruşuyla dünyanın en iyi kalecilerinden biri olduğunu gösterdi. Danny, çok önemli kademe yaparak Galatasaray’ın en faydalı oyuncularından biri oldu. Semih ilk Şampiyonlar Ligi deneyiminden yüzünün akıyla çıkarken, Hakan Balta, Amrabat kanat değiştirdikten sonra rahatladı. Attığı şutlar, kaybettiği yerlerde yaptığı baskıyla Hamit, kalitesini bir daha gösterdi. Galatasaray’ın kötüsü yoktu. Fatih Terim, çıkarttığı iyi kadroyu doğru değişiklerle hep oyunda tuttu. Bu kadar klas ve çabuk oyunculardan oluşan bir rakibe karşı oynanan futbol gelecek için umut ışıkları yaktı.