Arama

Popüler aramalar

Nazar boncuğu

Abone OlGoogle News

Galatasaray’ın Gaziantepspor maçından sonra hakemi ön plana çıkartmaktansa yazımın girişinde, “Önce sağlık ekibiyle başlayalım. Yarattıkları ‘mucize’ işe yaramıştı! Kasığından sakatlanmış Engin ve arka adalesinde problem olan Kazım iyileşmiş olarak sahadaydı. Daha maçın başında Kazım, Dany’nin dalgınlığından faydalanıp, Selçuk’a golü yaptırdı, ama talihsizlik sonrasında Galatasaray’ın peşini hiç bırakmadı. Golden 10 dakika sonra Kazım yine adalesini tutarak dışarı çıkarken, Engin’in başına bir şey geleceğinden endişelenenler Gökhan’ın arka adalesini tutarak çıkmasıyla ‘zemini’ suçladı. Koskoca Amerikalı kondisyonerin işini kötü yapması söz konusu olabilir mi! Ya zemindendir, ya da nazardan!” demiştim.
Gökhan Zan, Kazım, Engin, Baros sakatlıkları yüzünden Kayserispor maçında oynamadılar. Üstüne Yekta da sakatlandı.
Fatih hoca da maçtan sonra benim yaptığım ironideki sözcüğü kullandı.
Nazar!
5 ayda hiç sakatlık yaşamayan Galatasaray’daki sakatlıkları nazara bağladı...
Benimki ironiydi, hocamınki ironi mi, gerçek düşüncesi mi bilemedim...
Terim’in komutasında Avrupa Şampiyonası’nda yarı final oynarken 14 sağlam oyuncu kalmıştı. Çok sayıda futbolcu, sonrasında aylarca oynayamamıştı. Futbolcular istemediği için Piri antrenmana çıkamamıştı. Tamirat Cevat hocamıza (Güler) kalmıştı. Ben de bu Scot Piri’nin, hem de yardımcısının ‘kurtarıcı kondisyoner’ olarak getirilmesini eleştirmiştim.
Zira, Türk teknik adamın neler başarabileceğini 10 yıllar boyunca kanıtlayan Fatih Terim, Galatasaray’ı UEFA Şampiyonu yaparken yanında Scot Piri değil, bu toprakların yetiştirdiği insanlar vardı. Ve o Galatasaray’da sakatlık olmaz, rakipler nefes alamazdı.
Bu nazar meselesi sezon boyunca sürecek gibi... Bonservislerine ve kendilerine milyonlarca euro ödenen futbolcular nazara mağlup olmamalı. Herkese bir nazar boncuğu takılmasını öneriyorum.
Allah hepimizi nazardan saklasın...

Haberin Devamı

Karanlık icat

Haberin Devamı

Aşağıda okuyacağınız ve bir hafta önce yayınlanan haberde, “Fenerbahçe’de Serdar Kesimal’ın sahalara dönüşü beklenenden daha kısa olacak. Tendonunda yırtık bulunan yıldız futbolcunun normalde ameliyat olması gerekirken, kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık spor hekimliğinde çığır açmaya aday bir tedavi yöntemi geliştirdi. Serdar’a “Hemen ameliyat olma tedavi deneyelim” diyen Karanlık; Almanya, İngiltere ve ABD’den 3 farklı ilaç karışımı yapılarak oyuncuya enjekte etti. Vücuda kesinlikle zararı bulunmayan bu tedavinin ardından düz koşularda kendini deneyen milli futbolcuya bugün yükleme yapılacak ve vereceği tepkiye göre takımla çalışmalara katılacak. Bir hafta boyunca oyuncunun durumu gözlemlenecek ve spor hekimliğinde bir ilk yaşanacak” diyordu.
Karanlık’ın bu mucizesini sorduğum spor hekimi arkadaşım, “Ertuğrul Karanlık’ın yaptığı bu iğneler homeopatik tedavide Avrupa’da 200 senedir kullanılan, yaklaşık 50 senedir de ilaç sanayinde fabrikasyon usûlü üretilip tüm Avrupa ve ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir tedavi şeklidir. Uygun yapıldığında olumlu sonuçlar vermekte, ama bunu yapanlara yapılan sihirbaz, mucit gibi yakıştırmalar ‘reklam kokan hareketlerden’ başka bir anlama gelmemektedir” cevabını verdi.
Bir de kısa özet yapayım:
Doktor: Milli takım doktorlarının yazdığı rapordan Gökhan Gönül’ün kaburgasındaki sakatlığı tespit edemeyen ve ‘çık oyna’ diyen, gazetecilere göre mucize adamÖ
Labaratuar: Fenerbahçe Kulübü
Denek: Serdar Kesimal
Türk spor hekimleri, federasyon sağlık kurulu, Fenerbahçe Yönetimi ve teknik heyeti hepinizi kutluyorum.
Bu mucize yönteme Serdar’lar kurban olsun...
Tebrik ederim Ertuğrul hoca, siz doktor değil, gerçek bir sihirbazsınız...

Beşiktaş Sancaktepe’de!

Haberin Devamı

Senelerdir yazıyoruz, “Beşiktaş Fulya Tesisleri’nin durumu feci” diye... Şarapçıların önünde antrenman yapan, konteynırlarda soyunan çocuklarımızı. Tesisin içler acısı halini.
Beşiktaş Yönetimi kılını kıpırdatmadı. Altyapıda sorun bir değil, bin tane...
Federasyon, Beşiktaş alt yapı takımlarının Fulya’da resmi maç yapmasını yasakladı. Tesis ve güvenlik yetersizliğinden...
Hafta sonu Dereağzı’nda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçlarını seyrettik. Gıpta ettik.
Atla deve de değil.
Beşiktaş kulübesine dahi giremeyen bir profesyonelin maliyetinin yarısına yapılır o tesisler.
Çocuğuna kendi tesisinde maç yaptıramayan, tesisinde rakip çocukları ağırlayamayan, çocuklarını camialarına yakışır tesislerde oynatamayan, geleceğe hazırlayamayan kulüp ne kadar büyüktür?
Kim kadar büyüktür?
Büyük müdür?
Ya yöneticileri!

Haberin Devamı