Ne demeli?

Haberin Devamı ›
UEFA’da Bayern ile final oynar denilen bir kadro var. Gruptaki takımlar Türkiye Ligi’nde orta sıralarda yer bulmakta zorlanırlar. Bordeaux turnuvayı ağırlıklı olarak yedekleriyle götürüyor, Panionios maçına suyunun suyuyla çıkıyor. Galatasaray’ın Wien’i yenmesi halinde, Bordeaux’nun Panionios’tan beraberlik koparması bekleniyor. Daha maçın 20. dakikasında Panionios 2-0 yapınca, umutlar yerini mucize temennilerine bırakıyor. Galatasaray bu arada kah kaleci çalıştırıyor, kah topu gökyüzüne gönderiyor. 75. dakikada 2-2 haberi geliyor. Ama Galatasaray şuursuzca oynuyor ve yine atamıyor. Maçın başından sonuna kadar sol tarafta Volkan yalnızları oynuyor, sağ taraftan gelen Galatasaray’ın kanat oyuncuları orta yapmıyor şişiriyor! Birkaç pozisyonda da kaleci devleşiyor.
87’de tribündeki Galatasaraylı taraftarlar sevinçten kuduruyor, çünkü mucize gerçek oluyordu. Bordeaux’nun bulduğu üçüncü golle tur atlamayı garantiliyor, Galatasaray gol atmadığı bir maçı galibiyetle bitiriyor.
Böyle olmamalıydı. Tarihinin en büyük yatırımını yapan Galatasaray, bu gruptan minumum 10 puanla çıkmalıydı. Lincoln, Linderoth ve özellikle Feldkamp sahada olmalıydı. Ben, hayatımda böyle bir şey görmedim. Feldkamp’a şanslı demek yetmez, şans kelimesi çok yetersiz kalıyor. Galatasaraylı futbolcular, kan kusturdukları taraftarlarına bir zafer borçlular. Hezimetlerle gelen sonuç, başarı sayılmaz.