Taklacı Usain

Haberin Devamı ›
Müthiş bir sprinter. Coşkulu, istiyor. Birebirde meydan okumayı seviyor, genelde kazanıyor. Rakiple birlikte çıktıklarında Usain Bolt gibi uzuyor, 5 metre fark yapıyor. Aşağılamadan, rakibin hamle zamanlamasını da, sinirini de bozuyor. İki yöne de çalım atabiliyor. Pasör. Gole kadar neredeyse tüm etkili atak organizasyonlarının içinde olan siyahi futbolcu, Bolt’tan farklı olarak parande de atıyor. İkinci golde ki ustaca vuruşu, golle sonuçlanan penaltıda Baros’a attığı ara pası, tek başına neler yaptığını anlatmaya yetiyor da artıyor.
Bütün bunların yanında arkadaşlarıyla iletişimi mükemmel, herkesi oynamaya teşvik ediyor. Dileriz Lincoln gibi zırvalamaz, kendisini bağrına basan taraftarına hayal kırıklığı yaşatmaz.
UEFA sıralamasında 242. sırada, yani Galatasaray’dan yaklaşık 200 basamak aşağıda bir takımın Galatasaray’ı Ali Sami Yen’de zorlaması beklenemezdi, beklendiği gibi oldu. Orta sahada bir oyuncu, 10 kişi ceza alanında. Doğal olarak Galatasaray oyunu hep diğer sahada oynadı. Ancak kadro zenginliğine yakışır bir futbol gösterisi yapmaktan uzaktı.
Ayhan ‘10’ numara gibi oynadı. Arda, klas, rahat ama etkili olmaktan uzaktı. Kewell’ın girer girmez yaptığı ortada üç metreden o topu kafayla gol yapmalıydı, yakışırdı. Takımın aksayan iki futbolcusu vardı. Sağ arkada oynayan Sabri ve sol önde oynayan genç Aydın... Sabri, mütevazi rakibin iki pozisyona girdiği anlarda kademe hataları yaptı, üzülerek söylüyorum ki Aydın ise hiçbir şey. Aydın sahadayken Kewell’a yapılan tezahüratı kendisine yapılmış protesto olarak kabul etmeli. Daha çok istemeli, topu aramalı, bulmalı ve iyi işler yapmalı.
Mehmet Topal, Kewell ve Elano giren oyuncular... Barış, Emre Aşık, Linderoth tribündeyken, kulübede hala Uğur, Emre Güngör ve Nonda var. Bu takımın önceliği Türkiye Şampiyonluğu olamaz.