Futbol bizim neyimize!
Futbolun estetiğini, güzelliklerini, coşkusunu bir kez daha nasıl tesis edebileceğimizin, yeniden nasıl keyif alabileceğimizin yollarını arıyoruz. Futbolsuz geçen günlerin acısını kan hücrelerimize kadar hissediyoruz. ..Ve bu ahval ve şerait içerisinde bir milli maç imdadımıza yetişiyor. Daha doğrusu biz yetiştiğini düşünüyoruz. Ama ne gam! Yine o bildik kısır çekişmeler, ezeli rekabet adı altında yine milli maça yansıtılan çirkinlikler...
Türk futbolunun iki lokomotifi kol kola sahaya çıkmış Ay-Yıldızlı forma için ter dökmeye çalışıyor. Ama tribünler öyle mi? A Milli Futbol Takımı’nın kaptanına ve diğer Fenerbahçeli futbolculara yapılan protestolar ayıptan da öte... Konuk takım tribünlerini dolduran bir avuç Estonyalı kadar olamıyoruz. Arda için açtıkları pankartla bizimkilere tokat gibi cevap veriyorlar.
Haberin Devamı ›
Lakin anlayan kim? Hazırlık maçlarına ezelden beri ilgi göstermeyen seyircinin Türk Telekom’u doldurması zaten beklenmiyordu. Ancak bu olanlardan sonra keşke gelenler de gelmeseydi! Boş kalan tribünler bile futbola susamış sahadaki futbolcular ile gerçek futbol seyircisinin iştahını bu kadar kaçırmazdı. Belli ki Türkiye’de gerçek futbolun inşası için uzun yıllar bekleyeceğiz.
Haberin Devamı ›
Oynanan oyuna gelince... Birbirinden kopuk hatlar, Estonya gibi zayıf rakibe verilen onca pozisyon tehlike işaretleri. Ancak bir iki yıldızın bile silkinişi böyle rakiplere yetebiliyor. Daha güçlülere yeter mi? Yetmeyeceği geçmiş tecrübelerle sabit. Takım, oyun ve taktik disiplini tam anlamıyla yerleştirmeliyiz.