Vefasız Galatasaray!
Haberin Devamı ›
İnsanı insan kılan temel özelliklerinden biri de vefa duygusudur. Belki diğer canlılardan ayıran belirleyici bir nitelik değildir vefa, ama insanlığın olmazsa olmaz koşullarından biridir. Vefa, genellikle kişinin bir başkasına karşı hissettiği bir duygu olmakla beraber, başta aile olmak üzere aidiyet bağıyla bağlı bulunulan kurumlara karşı da duyumsanabilir. Vefalı olmak bir bakıma medeniyet ölçütlerinden biridir. Tıpkı başkalarının haklarına saygı duymak gibi. Bu bağlamda, çağdaşlaşmaya giden yollardan biri olarak kabul edebileceğimiz 'vefa'nın insani bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dahası bir olgunluk göstergesi, adamlık belirtisi... Peki ya tersi? Tersi ise, elbette ki insani zafiyettir.
Eğer bir kişi iyilik gördüğü ya da maddi-manevi borçlu kaldığı bir başka kişiye veya kuruma karşı minnet duygularıyla hareket ederse onu rahatlıkla 'vefalı' olarak nitelendirebiliriz. Kişi, çok fazla bir özelliği olmasa dahi salt bu davranışıyla bile gönüllerde taht kurabilir. Vefasızlık yaptığında da tam tersi bir sürecin işlemesi kaçınılmazdır. Çünkü bireyin toplumdaki değerini belirleyen mihenk taşıdır vefalı olmak.
Bu uzun girişi yapmamın sebebi, son zamanlarda Galatasaray kulübünün vefasızlığına dair yapılan çeşitlemelerdir. Başta eski futbolcuları olmak üzere... Zaten benim de sözüm onlara. Bir kere yaratılan şu kavram kargaşasını açıklığa kavuşturmak gerekir: Kurumlar; yani kulüpler vefalı ya da vefasız olamaz. Bu tanımlamayı kişiler üzerinden yapabilirsiniz; ama kulüpler üzerinden değil. Adnan Polat'a vefalı-vefasız diyebilirsiniz, fakat Galatasaray'a diyemezsiniz. Polat ya da Haldun Üstünel veya diğer yöneticiler gelip geçicidir. Lakin Galatasaray bakidir. Bugünkü yönetime muhalif de olabilirsiniz. Sevmeyebilirsiniz de... Hatta gerçekten vefasız da olabilirler. Ancak sırf onlara karşı olumsuz duygularınız nedeniyle 'Galatasaray vefasız' şeklinde bir argümanla ortaya çıkarak, yıllarca ekmeğini yediğiniz, suyunu içtiğiniz, havasını soluduğunuz bir kurumu medya yoluyla yıpratamazsınız. Bunu yaparsanız asıl 'vefasız' siz olursunuz. Sizlere Polat ve arkadaşları tarafından vefasızlık yapılmış olsa bile, Galatasaray kulübünü temsil ettikleri için 'kan kustuk ama kızılcık şerbeti içtik' demelisiniz. Asalet bunu gerektirir. Milyonlarca dolarlık profesyonel ilişkilere ise değinmeyeceğim. O başka bir boyut!
Son olarak Yılmaz Özüak nedeniyle vefa duygusunu gündeme taşıyan ve kılıçlarını çekenlere bir lafım var: Bir antrenöre 57 yıl görev yaptıran bir kulübe vefasız denebilir mi? Sultan Süleyman bile bu kadar hüküm sürmedi şu yalan dünyada. Bu ne kindir, ne düşmanlıktır, ne insafsızlıktır? Hiç mi vicdan yok sizde?