Adamlar haklı!

Haberin Devamı ›
5 milyon dolar bonservis bedeliyle alınalı 4.5 sene olmuş. Bu zaman diliminde takımı Avrupa, lig ve kupada tam 244 resmi maç yapmış. Bunların 209’unda forma giymiş. 35 maçta da rotasyon, sakatlık ve kart cezası yüzünden oynayamamış.
Geldiğinden beri sadece 1 kez (yazıyla bir) kırmızı kart görmüş; Schalke maçı... Türkiye’de 27, Avrupa’da ise (45 maçta) 3 kez sarı kart görmüş.
Takımın beyni olmanın dışında, 244 resmi maçta toplam 99 gol, 86 da asiste imza atmış. 185 golde imzası duruyor. Bunların çoğu da birbirinden fantastik-estetik, şapkadan tavşan çıkaran, futbolseverlere de şapka çıkarttıran yeteneği ile gerçekleşmiş. Avrupa kupalarında 45 maçta 11 gol, 11 asist istatistiği yakalamış.
Duran topları bir mühendis zekâsıyla ‘vuran toplar’a dönüştürmüş. Pek umursanmayan kornerlerin bile, aslında ne kadar stratejik bir silah olduğunu ispatlamış.
Asla çirkefleşmemiş, nazlanmamış, rakibin boğazına sarılmamış, kasaplığa ve sahtekarlığa soyunmamış. En gaddar ve yaptırımsız darbeleri bile yüzünü sitemkarca ekşiterek geçiştirmiş.
Hangi hoca gelirse gelsin, yalnızca futbolunu oynamış.. Çenesi düşmemiş, kimseye saygısızlık yapmamış. Maç içindeki bütün hareketleri zekâ fışkıran, mesleğine tapan bir ‘futbol düşünürü’ kendisi...
Gelmiş geçmiş en efektif ‘yabancı’ performansına rağmen, sürekli tartışılmış, ıslıklanmış, yuhlanmış, kendi stadında bile insafsızca infaz edilmiş.
Pekii, O’nu aşağılama ve küçümseme yarışına girenler kimler? “Aurelio da topçu mu” kıtırını atanlar kimlerse onlar işte! Hani Servet’i, Tomas’ı, Nobre’yi hedef gösterip, forma değiştirince de yere göğe sığdıramayan güruh... Sorun onlarda değil, oltalarına lapin ferahlığıyla atlayanlarda...
Bu futbol profesörünü, öncelikle kendi taraftarı nezdinde murdar etme yarışına girenler ve müridlerine çarpıcı bir istatistik daha verelim:
Lig ve Kupa’da; Galatasaray’a karşı 11 maç: 3 gol-1 asist, Beşiktaş’a karşı 12 maç: 5 gol-3 asist, Trabzonspor’a karşı 8 maç: 3 gol-3 asist. O geldiğinden beri bu takımlarla oynanan maçların galibiyet-mağlubiyet tablosunu da göz önünde bulundurun.
Eee, adamlar kendi takımlarını bile aşağılama pahasına “küçük maçların büyük oyuncusu” diye yırtınıyorlarsa, bir bildikleri vardır kardeşim! Gerçekten ‘küçük maçlar’ın büyük oyuncusu bu Alex! Öyle olmasa Mehmet Topuz’un bonservisi bile O’nun 3 katından fazla (12 milyon Euro) olabilir miydi?
Kovun artık bu ‘illüzyonist sömürgen’i de, rakipler de, onların yazarları da rahatlasın! ‘Pankart Üçüzleri’ gittiği günü ‘gayrıresmi bayram’ ilân etmezse, ben de bir şey bilmiyorum.