Ağır çelişki
Haberin Devamı ›
Eğer hedefin Avrupa ve eğer meselen “hedefte istikrar” ise topladığın çeyrek puan bile çok önemli değil mi? “Gruplarda en çok puan toplayan takım” unvanını geliştirme şansı avucunun içindeyken, yabancı ekipler karşısında kazanma alışkanlığını bir tık öteye taşımak varken bu ne tür bir fantezi arayışıdır? Böyle bir maça yarım kadro çıkmak neyin nesidir?
Eğer mesele rotasyon ise bu maçın yedekler ve gençler üzerindeki tek ‘olumlu’ tesiri nedir? Onların test edileceği karşılaşma bu mudur? Fenerbahçe’nin bundan çıkaracağı ya da elde ettiği kazanç nerededir? Bunu yapacaksan içerideki kupa maçlarında yaparsın olur biter! Hele hele kırılgan ve gergin bir dönemden geçerken neresinden bakarsanız bakın bunun iler tutar hiçbir yanı yok!
Önce defansın ikramını geri çevirmeyen Tolga klasik bir ‘Stoch’ golü atıyor. Ardından rakip ceza sahasında görünmeyen ‘hayalet santrfor’ Bienvenu kendi ceza sahasında halı sahada yapılmayacak düzeyde bir penaltı ikram ediyor. Maç da zaten bir halı saha golüyle sona eriyor.
Fenerbahçe’de ayakta kalan, didinen, ne yaptığını bilen tek adam Stoch, bunun bedelini de oyundan alınarak görüyor. Oynuyormuş gibi yapanların arasında çok göze battığı için herhalde. Peki kadro tercihiyle en baştan “önemsiz ve gereksiz” damgası basılmış bu maçı çevirmek için Kuyt ve Baroni’yi oyuna almak yaman bir çelişki değil de nedir? Yorumlamak ve anlamaya çalışmak bile o kadar yorucu ki; yağmur, soğuk demeden tribünlere koşanlara gerçekten büyük sabır versin.