Arabesk hamaset

Haberin Devamı ›
Milli Takım olması gerekeni rötarlı halletti ve Avrupa Kupası Finallari’ne kalmayı başardı. Sahada terini döken bütün çocukları kutlamak herkesin görevi. Ancak maç sırasında Haluk Bey’in ekranlara yansıyan halleri ve maç sonrasındaki demeçleri, arabeskliğin, hamasetin tavan noktasıydı. Tabii Fatih Terim de bu tablodaki yerini aldı.
Efendim, çoluk çocuklarından, eşlerinden, annelerden babalardan, öz hayatlarından ferâgat etmişmişler de, aman da aman da, kendilerini paralamışmışlar da, ama yine de Türk Milleti’ne helâl ve fedâ olsunmuş da...
Sıradan bir vatandaş da, görevini yerine getirmek, çoluk çocuğunu doyurmak, okutmak için çok daha vahşi özverilerde bulunmuyor mu? Sabahın köründe şehrin bir başından yola düşüp, öbür başına kadar asgari ücret peşinde hırpalanmıyor mu? Beni ya da sizi, ya da herhangi bir profesyoneli onlardan farklı ve ayrıcalıklı kılan unsur nedir? Bu kendine acıma duygusu nasıl bir hâldir? Sahi işinizi bedavaya mı yapıyorsunuz? Ya da çok daha yüksek paraları vatanseverlik bilinciyle elinizin tersiyle mi ittiniz?
İşte bu tutumunuz değil mi zaten milletin takımıyla milletin arasına uçurumlar serpip, hak edilmiş sevinçleri kursaklarda bırakan? Milli Futbol Kulübü’nü değil, bayrağı temsil eden Milli Takım’ı çalıştırıyorsunuz. Karşılığını da alıyorsunuz. Ananızın ak sütü gibi de helâl olsun. Ancak hâlâ kahramanlık nutukları atıp, vatanseverlik dersi vermeye kalkıyorsunuz, hâlâ sizi eleştirenlerden rövanş almış gibi davranıyorsunuz.
Ay Yıldızlı çocuklar, o turnuvada olmayı sonuna kadar hak ediyordu, yetenekleriyle ve istekleriyle. Takımı onlar kurmuyordu, sistemi de onlar belirlemiyordu. Forma adaletsizliğine, kontenjan senatörlerine, hatta kötü futbollarına rağmen hak ediyordu. İsviçre maçındaki kurgulanmış rezalete rağmen hak ediyordu. Bu millet de böyle bir sevinci özlemişti ve hak ediyordu. Ancak futbolun başındakiler için aynı şeyi söylersem Allah beni çarpar.
Cip rezaletlerinden beri süregelen aşağılayıcı prim tantanaları yine hortladı. Siz kendinizi ne kadar kolay kahraman ilan ederseniz, birileri de sizi o kadar kolay hain ilan eder. Sayın Ulusoy 9 yıl federasyon başkanlığı koltuğunda oturdunuz, peki futbol adına kalıcı olacak ne yaptınız? Şu parçalanarak 7’ye bölünen Yugoslavya’nın takımlarına ve nerelerde olduklarına bir bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Önce statların fiziki koşullarına, takımların mali ve idari yapılarına, Türk Futbolu diye bir ekolden bahsedilip edilemeyeceğine, alt liglerin koşullarına bir bakın bakalım.
Güya zemini için tercih edilen Ali Sami Yen’in zeminine UEFA’dan maç öncesi gelen itiraz, aslında sizin bahanenizi tekzip etmiyor mu?
Sahi, bu vatan için kolunu bacağını bırakan, yanıbaşlarında arkadaşları şehit düşen ve son Dünya Kupası’nda 3. olan Ampute Milli Takımımız için ne kadar prim düşünüyorsunuz? Sadece ben değil, Türk halkı merak ediyor da!