Arama

Popüler aramalar

Böyle nereye kadar?

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ortalıkta uçuşan bonservis paralarını, garanti paraları, yıllık ücretleri, tazminatları, buharlaşan bedelleri görünce insanın dudağı uçukluyor. Yani Arsenal, Barcelona, Real Madrid bile bu kadar hovardalık yapmıyor, yapamıyor. Bunun nedeni biraz içerideki vahşi rekabet ve yabancı sınırlaması gibi görünse de, asıl mesele plansızlık ve programsızlık.
Dünyadaki en büyük, en zengin kulüpler bile bonservis parasından yırtmanın (istisnalar hariç) sözleşmeleri maç başı yapmanın derdindeler. Bizimkiler yüksek uçuşta... Sanki kriz denilen illet bizim ülkemize hiç uğramamış. ‘Dün dündür, bugün bugün’ mantığıyla büyük kulüp olunmaz. Bu sistem, ekol ve kurumsallaşma işidir. Ajax, PSV orada, Porto ve Lyon gözünüzün önünde... Her sene dünya futboluna adam armağan ediyorlar. Ya keşfettikleri ya da yetiştirdikleri yıldızları parlatıp, dünya yüküyle paraya satıyorlar. Buna rağmen hepsi her sene Avrupa Kupaları’nda sonuna kadar mücadele ediyor. Müzeleri de kupa dolu...
Baktığınız zaman bu bahsettiğimiz takımlar, potansiyel, camia ve büyüklük olarak bizim 4 büyüklerin yanında kasaba takımı kadar cüce kalıyorlar. Hatta bonservisler ve futbolcu ücretleri açısından da cüce sayılırlar. Ancak başarı, istikrar, sistem, süreklilik ve ekol olarak da bizimkilerin yanında dev oldukları kesin. Bizim kulüplerin altyapıları, ‘laf ola beri gele’ misali yasak savma şeklinde devam ediyor. Arada aykırı durumlar olsa bile bunlar genel gidişatı etkilemiyor. Güya her takım PAF, B Genç, Amatör Gençler, Minikler, Mini Minikler, ‘bilmemkaçyaşaltı’ gibi tonlarca kategoride yarışıyor. Ama 10 yılda bir tek adam verirlerse büyük başarı.
Şu futbolcuların bir tanesine verdiğiniz bonservis bedeliyle, şu gönderdiğiniz hocalardan bir tanesine verdiğiniz tazminatla, menacerlere havadan kaptırdığınız komisyonlarla hem kulübünüzü, hem de Türk futbolunu kurtarırdınız. Tıkır tıkır işleyen, başarısı dünyaca tescillenmiş sistemler bin yıldır gözünüzün önünde. Ajax ve PSV’nin altyapı sistemini olduğu gibi transfer edersiniz. Ama bu işin de tek kusurlu yanı gösteriş ve şaşâsının olmaması! Öyleyse ne gerek var? Zaten harcanan para da, borç da kulübün nasıl olsa! Kim kime hesap sormuş, kim hesap vermiş ki bugüne kadar? Kaldı ki oradan çıkan yeteneklere şans verecek cesaretli hocalar da yok, onları tahammül edebilecek taraftar zihniyeti de...
“Rüyaları gerçekleştirmenin en kestirme yolu, uyanmaktır” demiş J.M.Powe. İyi Uykular kayıp iklim!