Darağacında olsa bile...

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe yıllarca kendi kuyruğunu kovalarken, grupçuların yarattığı kaos ve rant düzeninde boğulurken, iki ezeli rakibi hem mal varlığı hem de lobi olarak malı götürdü.
Bu kulubün tek tapulu malı, çakılı çivisi yokken, biri Florya’yı, Riva’yı envanterine yazdı, diğeri Fulya’yı tapulayıp, Beşiktaş’ın ortasına iki gökdelen dikti.
Vefa Küçük kendisine değil de alnına konulan o ‘rakı kadehi’ne duyulan öfke yüzünden 1 oyla başkanlık yarışından geri düşünce, Sarı-Lacivert devrimin temeli atıldı.
Dün Divan Kurulu’nda üstelik de sıkıntılı bir günde olmasına rağmen gözleri parlayarak büyük bir heyecanla anlatıyordu Aziz Başkan... Fenerbahçe’yi dünyanın en güçlü kulüpleri arasına sokacak, milyonlarca dolarlık projeleri tek tek gururla sıralıyordu.
İlk seçildiğinde dillendirdiği projelere, koyduğu hedeflere kıs kıs gülüp hayal tacirliğiyle suçlayanların yanında, inananlar, köy kahvesini dolduramayacak bir azınlıktı. Ama artık “Madem 8 yılda bunlar yapılabiliyordu, 92 yılda neden yapılamadı?” sorusu soruluyor.
Ne kıymetli zamanlar, ne kaynaklar boşa gitti, tüketildi, yağmalandı, heba edildi. Ne fırsatlar ıskalandı. Ne değerlerini harcadı. Camia kongre ağalarının elinde oyuncak oldu. Medyanın verdiği narkozun etkisinden yıllarca çıkamadı. Uyutulan dev önce silkelendi ve ayağa kalktı, sonra küçük ama kararlı adımlarla ‘Büyük Yürüyüş’üne başladı.
Aziz Başkan’ın muhteşem projeleri müjdeleyen sözleri arasında, gözden kaçan şu cümledir aslında her şeyin özeti; “Daha yeni başlıyoruz.”
İşte tam da bu nedenle, her maçta alınacak yarım puan bile, hedefe doğru atılmış ‘dev’ bir adımdır.