Arama

Popüler aramalar

Delirium!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Mevzu Latince ama dilimizdeki karşılığını da lapince gibi kendiliğinden ele veriyor. Bakmayın bu kavramın çikolata markasına dönüştürülmesine... Her türlü garâbetin sıradanlaştığı yurdumuzda, bu ‘dahiyâne’ fikri eleştirmektir anormal olan.
Delirium, tıp biliminde hem fiziksel hem de psikolojik açıdan vahim sayılabilecek bir hastalık... Beyin fonksiyonlarında meydana gelen organik bozukluk demek genel anlamıyla. Tabii farklı dereceleri ve türevleri de var. Bunamayla sonuçlanmadıkça geri döndürülebilir, ancak zamanında müdahale edilmediğinde ölümcül de olabilir bir durummuş.
Belirtilerine gelince: Korkulu kuruntular ve çılgınca huzursuzluk, duygusal denge kararsızlığı, olayları kavrama bozukluğu, algı illüzyonları ve halüsinasyonlar, zihin bulanıklığı, şaşkınlık, zaman ve mekan bağlamında yönelim kaybı..
Durun bitmedi: Bilinç düzeyinin düşmesi, hafıza sorunları, düzensiz-tutarsız düşünme ve konuşma, uyku ve uyanıklıkta bozulma, odaklanma ve sürdürme güçlüğü, aşırı duygusal tepkiler, çabuk sinirlenme ve alınganlık, şaşkınlık ve yorgunluk.
Derdimiz ahkâm kesmek değil. ‘Akdeniz ahkâmları bir başka oluyür’ ukalalağında hiç değiliz. Bildiğimiz bir kavramı biraz derin araştırdık. “Google etme, başka ihsan istemez” diyenlere de boynumuz kıldan ince.
Efendim bu Delirium denilen mâlum illet, kafa travmalarına, uçucu maddelere, alkol ve uyuşturuculara bağlı olarak, bazen de virütik ve bakteriyel durumlarla yani beyin iltihaplanması nedeniyle ortaya çıkan bir hâl...
Sıkılmış olabilirsiniz de bunları şundan yazıyorum. Fenerbahçe’nin ve Fenerbahçeli’nin kronik rahatsızlığı ile birebir örtüşüyor da ondan. Yukarıdaki şablonu alın uyarlayın, teşhisi şıp diye koyacaksınız. Eksiği var, fazlası yok!
Camianın bütün unsurları öteden beri sadece bir tek konuda mutlak bir mutabakat halinde; biri “ben batıracağım” derken, diğerleri “olmaz birlikte batıracağız” diye kavga ediyor. Profesyonellerden amatörlük bekleyenler, bildim bileli amatörlüğünü ranta tahvil etme yarışında... Nazarlık konusu destek, pazarlık konusuna indirgenmiş.
Bir camia bu kadar mı kendi ayaklarına dolanır? Yaptığını yıkmak için bu kadar mı birbiriyle yarışır? Bu kadar mı ders almaz yaşadıklarından? Kendi gücünü inkâr ve israf etmek için bu kadar mı uğraşır? 102 yıllık kıssa, çeyrek hisse bile vermez mi? Yeminle; bu sosyolojik/psikolojik bilmecelerden bir tekini çözen bile akademik kariyer yapar!
G.G. Marquez’in ‘Şer Saati’ kitabında roman kahramanlarından biri, “İçine kan tüküreceksek, ne yapalım altın tası?” diye soruyordu.
E, gel de delirme hadi!