Dikkat!

Haberin Devamı ›
Kadıköy’de yarın bir futbol bayramı daha yaşanacak. Fenerbahçe kazanmak zorunda olan takım. Galatasaray da en azından unvanını ve puan farkını korumanın hesabında...
Çünkü Sarı-Lacivertliler, 2. yarıda 3 büyük maçını da, üstelik çok kritik haftalarda ve deplasmanda oynayacak. Yani Sarı-Kırmızılılar açısından beraberlik bile çok büyük avantaj.
Fenerbahçeli taraftarlar da, kendi egoları ve yılların kötü alışkanlıklarıyla derbi maç yapacaklar tribünlerde. Takımlarının yenebilmesi için önce onlar kendilerini yenmeye mecburlar. Sahaya sabırsızlık ve gerginlik yansıtanlar, futbolcularla nefes alıp vermeyi bırakanlar, maçtan kopup kendi maçını yaşayanlar, arabesk ya da lay lay lom modelinden vazgeçmeyenler, rakibin ekmeğine yağ sürer sadece.
Derdimiz kimseye taraftarlık öğretmek ya da ukalalık yapmak değil. Bin kez söyledik, ama on bin kez hatırlatmaya da hazırız. Bağırmak, böğürmek, gürültü yapmak, desibel çatlatmak tezahürat falan değildir. Bu kopuk ve bağımsız haller stattakilere fon müziği, ekran başındakilere de dip ses yapmanın ötesine geçmez. Hiç bir işe yaramaz. Hatta çekirdek çitlemek ya da susmak bile bu tuhaflıktan daha az zarar verir. En azından takımı narkozlamaz, stadı 52 bin kişilik bir beşiğe çevirmez.
Volkan Ballı yıllarca kendini yırttı bu konuda. İşte Alex De Souza da ‘Kaptan Köşkü’nden böyle sesleniyor: “Taraftarımız maçı bizimle birlikte oynarsa kazanırız.” Takım kadar taraftar da konsantrasyonunu, motivasyonunu ve kondisyonunu 90 dakikaya yaymasını bilmeli.
Pozisyona göre anlık tepki vermeyi, maçı yaşamayı, destek olmayı en iyi şekliyle İngilizler uyguluyor. Fenerbahçe taraftarı bunu başarabildiği maçlarda futbolcularını nasıl motive ettiğini, takımı nasıl ittiğini, rakibi nasıl sindirdiğini defalarca gösterdi. İstediğinde o koca stadı bir basketbol salonuna çevirebileceğini de en iyi kendileri biliyor.
Kadıköy’de sahaya yabancı madde atanlar, sevgi yerine nefret gösterisi yapanlar, kulübe ceza vermek için hazırda bekleyenlere koz verenler, futbolcusunu ıslıklayan ve küfredenler ya ‘sızma’ provokatördür ya da Fenerbahçe haini.
‘Büyük Yürüyüş’ güzergâhına mayın döşeyen bu hainleri mimlemek, teşhir etmek, ihtar veya ihbar etmek, hatta güzel bir eleştirmek(!) gerçek taraftarların yürek borcudur. Bunların kulübe verdiği zarar, grupçuların ve kongre ağalarının verdiği zarardan daha az değil çünkü.
Orası başka renklere nefret kusan ‘anti-bilmemneci’lerin değil, yüreği Sarı Lacivert sevdadan geçenlerin imeceyle inşa ettiği bir mâbed.
Kimsenin kirletmesine ve çirkinliğine izin vermeyin.