Galibiyet gibi

Haberin Devamı ›
Galatasaray uzun yıllardır böyle cesur bir anlayışla oynamadı/oynayamadı Kadıköy’de. “Korkunun ecele faydası yok” atasözüne uygun bir direnç sergiledi. Sahanın her yerinde çoğalarak ve kanatları da tıkayarak, Fenerbahçe’ye top yapma şansı tanımadı.
Son yılların, gerilimi en düşük ‘tombala’ derbisinde, hava, zemin, yer, gök ne varsa hepsi futbola müsaitlik açısından ‘bingo’ydu. Tribünlerdeki görsel şov muhteşemdi ama Sarı Lacivertli taraftarların, sponsorluğuyla basketbol şubesini ayağa kaldıran Celal Aras’ı unutmaması daha da muhteşemdi.
Dunga dopingi ters tepip, ‘kendini beğendirme’ stresine dönüşünce, oyunu açacak kilit olan Alex ve Deivid’in ayakları dolandı. Maçı izleyen herkes. “Acaba Dunga, mükemmel oyunuyla Maldonado’ya nazire yapan Selçuk’u, Brezilya vatandaşı yapmayı düşünmüş müdür? diye aklından geçirmiştir mutlaka.
Yedi yabancılı, yabancısız Galatasaray’da, ‘hakeme itiraz’ görevi herhalde Ümit Karan’daydı. Taç, korner, faul ya da herhangi bir pozisyon farketmeden... Hatta Servet’in Semih’i sakatladığı pozisyonda bile..
Fenerbahçe, eksik rakibin kalesine ilk şutunu 70’te atabildiği, daha çok pozisyon verdiği maçtan, beraberlikle ayrıldı. Fark geyikleri yapanlar da, herhalde futbolun ders dolu tarihinin anafikrini hafızasına iyice kazımıştır. Özetle Galatasaray, Kadıköy’den galibiyet değerinde bir skor ve moralle ayrılmıştır.