Hedefte istikrar

Fenerbahçe’de iyi gelişmeler var. Anlaşılan o ki; gerekli ders bu kez gerçekten çıkarılmış. Laf olsun mahiyetinde boş konuşmalar değil, içi dolu dolu sahici cümleler kuruluyor. Aziz Yıldırım, bütün güçlerini ‘işi son maça bırakmayacak takım’ oluşturmak için harcayacaklarını beyan ediyor.
Haberin Devamı ›
İşte yıllardır yapılması gereken de buydu zaten. Bu analitik tespit tam da meselenin bam teli. Şampiyonluk ne bir maçla alınır ne de bir maçla verilir. Sezonun bütününe bakmak lâzım. Fenerbahçe son maçta şampiyonluk kaybettiği için değil, işi son maça bıraktığı için sıkıntılıdır.
Hem de tanıdığı, bildiği, alışık olduğu koşullara rağmen...
Neleri yaşayacağını, önceki tecrübelerinden çok çok iyi bilmesine rağmen...
Başarının kıstası şudur; kaybedeceksen bile son saniyeye kadar yarışın içinde olup, öyle kaybedeceksin. Son anda havlu atmak travmatik olabilir. 5-10 hafta önce havlu atıp dramatik olmak daha kötüdür.
Fenerbahçe şampiyonluğu son maçta kaybettiği için değil, son maçta Bursaspor’a kaybettiği için başarısızdır. Başarısızlık işi son maçlara bırakmaktır.
Haberin Devamı ›
Yönetim, kadro, teknik ekip istikrarı elbette önemli, ama asıl önemlisi hedefte ve vizyonda istikrardır. Fenerbahçe anlamsız bir şekilde kendi yolunu inkar etmeyip rotasından sapmasaydı, bunlar başına gelmezdi. Transfer stratejisi iç rekabete göre değil de, Şampiyonlar Ligi ve gedikli devlerini dize getirme üzerine şekillendirilmiş olsaydı, bu ağır bedeller ödenmezdi. Tolstoy ‘Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir’ diyor. Fenerbahçe’nin açmazı da buydu.
Reçete ortada. Köy de, kılavuz da ortalık yerde duruyor. İşte Trabzon maçında ortaya konulan futbol ve mücadele. İşte erkek basketbol takımının şampiyonluk maçında 30 sayı öndeyken bile ortaya koyduğu ruh. Ama bu disiplin, takım ruhu, hırs, istek ve mücadeleyi zaman zaman değil, sezonun tamamında ortaya koymak gerekiyor.
Tıpkı Fenerbahçe Acıbadem örneğinde olduğu gibi.
Fenerbahçe Yönetimi, daha ligin başından itibaren her maçını final hırsıyla oynayacak, farklı öndeyken bile farklı gerideymiş gibi iştahla saldıracak, mücadelesiyle rakibi yıpratıp, yıldıracak bir ekip yaratmak zorunda. Yeniden dirilişin de, taraftarın gönlünü fethetmenin de, bukalemun ittifakını dize getirmenin de en kestirme yolu işte bu.
Transferde maddi ve manevi sınırlar sonuna kadar zorlanmalı.
Ne yapıp edip, disipliniyle, kondisyonuyla, mücadelesiyle, hırsıyla, bilinciyle, yeteneğiyle devrime hız kazandıracak bir takım oluşturulmalı. Öyle ki; kayıplar da, kayıp zamanlar da telafi edilmeli. Artık lamı cimi kalmadı çünkü.