İnananların gecesi

Haberin Devamı ›
Mübarek kandil akşamına denk geldi bu sene sezon açılışı. Bütün futbolseverlerin tek temennisi şiddetsiz, şaibesiz, sakatlık ve yol kazalarından uzak bir sezon yaşamaktı.İlk maç, ilk korner, ilk faul, ilk taç, ilk gol, ilk kartlar, istatistikleri de zenginleştiriyordu.Turkuaz forma giyen Fenerli futbolcular, hangi takımda oynadıklarını da unutmuş gibiydi. İki takım da fiyakalı bir başlangıç arzusundaydı ama bunun için Belediye çabaladı. Milyonlarca Fenerli şov beklerken, ilk yarıyı 2-0 geride ve 2 pozisyonla geçebilen bir takım izliyordu. Hem de kritik Anderlecht maçı öncesi kafalarını kaşıyıp umudu kemirerek. Birilerinin karın ağrısı haline gelen Hasagiç nihayet kaledeydi. Maç Olimpiyat’taydı ve Fenerbahçe’nin kornerlerini de Deivid kullanıyordu. Buna rağmen her topa 2-3 oyuncuyla basan da Abdullah Avcı’nın ekibiydi. Can’ın klasik hataları dışında bütün ezberler bozulmuştu. Kerim’in golü idman golü gibiydi. Devre bittiğinde akıllarda inisiyatif almakta, pozisyona girmekte ve mücadelede aciz kalan ‘afilli kramponlar’ ile Carlos’un çığlıkları kalmıştı.Orta sahasız, forvetsiz, defanssız oynayan, ribauntlarda hiç gözükmeyen takımda, Aurelio dahil herkesin ayarları kaçınca, tribünlerin kimyası da bozuldu. Fenerliler üzülmemeli, şükretmeli. Futbolun temelini bile yapamayan takımları, farktan kurtulduğu ve bu müsibeti sezon başında yaşandığı için. Zico’nun verdiği ‘transfer istemiyorum’ raporu, geçerliliğini yitirdiği gibi, yırtılmayı da hak etti. Hayal kırıklığı yaratan Sarı-Lacivertli futbolculara balans ayarı verilmek isteniyorsa, yüz kızartıcı maçın kaseti, defalarca izlettirilmeli. Utançtan kastımız, skor değil, futboldan başka her şeye benzeyen, kendilerini de, formalarını da, yeteneklerini de inkar eden anlayış. Yoksa Avcı ve yürekli mangasını sadece kutlamak düşer herkese. Çünkü mübarek gece, inananların gecesiydi.