Kelepçeler

Haberin Devamı ›
Taşlaşmış bir zemin, zıp zıp zıplayan bir top, zıpkın gibi gergin bir rakip ve yumuşacık bir Fenerbahçe... Hem de şuursuz ve santrforsuz. Anlaşıldı ki; lig arası boş değil bomboş geçmiş. Kelepçeciler devredışı bırakıldı ama beyinlerdeki, ayaklardaki ve yüreklerdeki kelepçeler hâlâ yerli yerinde... Başta Bilica olmak üzere, Lugano, Gökhan, Emre, Volkan ve Baroni gerçek askerlerdi. Diğerleri de ‘temsili milis kuvvet’ kontenjanından ‘idare-i maslahat’ bölüğü... Alex de kelimenin tam hakkıyla bir komutan! Fenerbahçe golü bulana kadar, Kanarya’nın ‘ıskartası’ Burak dünyaları harcadı. Gönderilişini haklı kılacak her şeyi yaptı. Volkan yüzde yüzlük pozisyonlarda, golü engelleyen adamdı.
Dev Ivesa’nın aşırı özgüveni, Alex’in minicik hamlesiyle yerle bir oldu. Penaltı pozisyonunun ‘hızlandırılmış tekrarı’ da ‘birinci sınıf’ bir hamleydi. Gerçi ortada ‘faul ve yumurta’ olmadan Gökhan Gönül’e bir sarı kart ‘çakmak’ da, birinci sınıf bir nostalji olurdu.
‘Atom Karınca’nın her Fenerbahçe maçında, olur olmaz pozisyonlarda birden bire Atom Bombası’na dönmesi apayrı bir konu... Dudaklarından dökülen ‘centilmen’ sözleri duyan duydu, duyamayan da gördü. Acaba bunun için de “PFDK’ya taşınsın” diyen ‘centilmen bir kalem’ çıkar mı?