Ne bu hiddet?

Haberin Devamı ›
Fenerbahçe, Sivasspor’a yenilsin diye neredeyse türbelere çaput bağlayanlar, mum dikenler bir anda öfke seline kapıldı. Bülent Uygun’a bir hiddet, Sivassporlu futbolculara bir şiddet. Utanç verici çirkinliği görüyorsunuz!
Aslında bu kompleks, genetik ve çok eski bir arıza. Fenerbahçe yendiyse o takım kötüdür ya da teknik direktör teslim olmuştur. Belki de işe ecinniler karışmıştır. Asla Fenerbahçe oynamamıştır, hak etmemiştir. Mutlaka bir şaibe vardır.
Kendi sahanda Fenerbahçe’ye puan vermek de ne demek? Böyle bir utancı(!) insan olan nasıl taşıyabilir? Neredeyse Bülent Uygun’u dövecekler. Allah akıl fikir versin demek hafif kaçacak, o yüzden “Allah kurtarsın” diyelim. Bunlar ‘Tarafsız taraftar Eğri Bodik’ ekolünün gülleri.
Bu ulemâ ve yancı şürekâsının derdi gücü, bütün takımları Fenerbahçe’ye karşı kamikaze futbolu oynamaya zorlamak. Bu dileklerini yerine getirmeyenlerden intikam almak, ekranlardan hesap sormak. Kendi çaplarına ve kalitesizliklerine bakmadan, ligin kalitesini sorguluyorlar bir de.
Türk Futbolu’nun kısıtlı kaynakları ego kliplerine harcanırken neredesiniz? Ulufeler dağıtılırken, kıyak gezileri düzenlenirken nerelerdesiniz? Futbol hangi zeminde oynanıyor, stadyumlarda güvenlik boyutu ne alemde, insanlar tuvaletlere gidebiliyor mu, gibi olmazsa olmaz sorulara verecek bir yanıtınız var mı? Geçen yılki saçma sapan fikstürü sorguladınız mı, gündeme getirdiniz mi? Geçtik amatör ligleri, ikinci ve üçüncü liglerde neler oluyor, neler dönüyor, bir kerecik merak ettiniz mi? Futbolcular paralarını alabiliyor mu, federasyon bu konuda ne yapar, hangi çalışmaları var veya var mı gibi kaygılarınız oldu mu?
Kalpleri mühürlenmiş bu zavallıların tek sıkıntısı Fenerbahçe. Mutluluklarını onun başarısızlığı ve hezimetleri üzerine kurmuşlar. Alex’i inkâr etmek adına ‘küçük maçların büyük oyuncusu’ derken, kendi takımlarını da ‘küçük’ gördüklerinin farkında bile değiller.
Ama olsun...
Onların ağzından Fenerbahçe ile ilgili iyi bir söz çıktığında kuşkulanmak, huylanmak, pirelenmek lazım aslında. Orada bile ince bir hesap vardır çünkü. Kendi taraftarının ıslıklarına rağmen yoluna devam eden bir takımın, sahte övgülere ihtiyacı yoktur zaten. ‘Kör insan için mücevher de birdir, cam da. Sana bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma’ demiş Mevlânâ.
Seviye tespit sınavı çok yakında!