Nihayet!

Haberin Devamı ›
Denizli’deki tarihi fırsat, suskun bir saklambaçla heba oldu, ‘istifa’ belirsizliğiyle çar çur edildi. Neyse ki bu kez aynı hataya düşülmedi. Bugün göz açtırmayanlar, dün göz yumulanlardır.
Böyle günlerde susmak, kabuğuna çekilmek, saklanmak sadece ‘kirli ittifak’ı aklamaya hizmet eder. Kasvetli bir puslu havadan yararlanmak hevesiyle tutuşan fırsatçıları, şaklabanları, yağmacıları, yalancıları, yancılarını palazlandırır.
Aziz Yıldırım’ın Gökçek ve Bakan Çelik’e yanıtlarını bazıları ‘iş işten geçtikten sonra diye’ değerlendirebilir. Bence en doğrusu, mahalle kavgasına bulaşmadan maçtan sonraya ertelemekti. ‘Bukalemungiller’ ittifakına gider yapmak, köprüleri tamamen atmak da yerli yerindeydi. Ülke futbolunun içine düşürüldüğü bu garabet ve ucube tabloya “Zayıfların dostluğu, düşmanlığı kadar tehlikeli değildir” tabelasını asıp, geçiştirelim.
Bence çok daha üst perdeden, çok daha çıplak ve bütün Fenerbahçeliler’i ‘Haydi!” diye çok güçlü bir kalkışmaya çağıran konuşma olabilirdi.
Ama önce stadı yangın yerine çeviren, stada ulaşmaya çalışan itfaiye araçlarını ‘bırakın yansın” diye engellemeye çalışan “güruh”tan başlanmalıydı. Bu kulüp için hiç kimse ve hiçbir şey onlar kadar tehditkar ve tehlikeli değil çünkü.
Fenerbahçe ezberlemiş olması gereken şeylere hâlâ nasıl şaşırıyor bunu anlayamıyorum. Yıldırım’ın, Rüştü ve Ümit Özat’ı konuya dahil etmesi, asıl mesajları bulandırmak dışında hiçbir işe yaramadı.
Çok ama çok gereksizdi.
Genelkurmay Başkanı ile çete liderinin çelengini yan yana getirebilen bir adama neden kaptanlık verdiniz o zaman?
Bin kere söyledim, yazdım. Anamıza bile küfredenler bile oldu bu yüzden. Asla Fenerbahçe formasını yakıştıramadığım bir adam.
Diğeri de cipinin plakasıyla, kaptanlık pazubandıyla siyasi mesajlar veren, kendini döven ve dövdüren adamları tanıdığı, bildiği halde bunu kulübe mal eden, en önemli maçlarda ‘ağrı sızı’ bahanesine sarılan bir adam değil mi? İkisinin zerre kadar birbirinden farkı olmadı hiçbir zaman.
Bana sürpriz değil de size neden sürpriz bunlar?
Ayrıca yapsalar ne olur, deseler ne olur?
Mesele şu ki; işi asla son maçlara asla bırakmayacaksın. Kondisyonuyla, mücadelesiyle, hırsıyla, motivasyonuyla, yeteneğiyle, zekasıyla, fizik gücüyle ezen, yıldıran ve bezdiren bir takım kuracaksın.
Bütün olanakları zorla.
Bütün taraftarları buna ortak et. İttifakı daha en başında dize getirip, oluşmasına bile izin vermeden darmadağın edeceksin.
Kötülük kazanmış olabilir, kazansın. Sen yine dene, yine yenil. Yeter ki üstün gelmelerine izin verme.
Ve asla onlara benzeme...