Arama

Popüler aramalar

Öncelikli mesele...

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ortada, ağızdan kaçmış bile olsa, talihsizce bir demeç bile olsa ‘verilmiş bir söz’ var. Hem de çok bağlayıcı bir üslupla ve çok çok iddialı bir “3 yıl üst üste şampiyonluk” sözü...

Ortada, bu söz yüzünden harcanmış milyonlarca Dolar ve yine bu söz yüzünden yaşanmış transfer kavgaları ve abartılı fiyatlar ödettiren gerilim yüklü rekabet anıları var. Ancak ne futbol var, ne takım ruhu, ne kondisyon, ne koşmak, ne hırs, ne motivasyon, ne de konsantrasyon!

Rakibi ciddiye almak ayrı bir şey, rakipten korkmak ayrı. Kendine güvenmek ayrı, rakibi küçümsemek ayrı. Coşkulu oynamak ayrı, şımarıklık ayrı. Hırs ayrı, asabiyet ayrı. Mücadele ayrı, kavga ve boğuşma ayrı. Tekmeye kafa sokmak ayrı, kafaya tekme sokmak ayrı... Agresiflik ayrı, çirkeflik ayrı. Kavram kargaşasını da geçtik, kavram kaosu yaşıyor Fenerbahçe...

5-6 futbolcusu hariç, kendi kadrosundaki oyuncuları bile Fenerbahçe formasına saygı duymuyor. Öyle olmasaydı, her maçta en son dakikaya kadar yansırdı bu zaten.

Rakibi ciddiye almayan adam, milyonlarca dolar kazandığı kulübünü de küçümsüyor demektir. Kendini ciddiye almayanı başkaları neden alsın ki? Rakip için bundan daha tahrikkâr, daha motive edici bir durum olabilir mi?
‘Ağalar’ öyle bir yanılsama içindeler ki, sanki Fenerbahçe onları değil de, onlar Fenerbahçe’yi transfer etmişler. İşçi-işveren algısı tersine dönmüş. Sanırsın milyon Dolarlar karşılığı oynamıyorlar da, milyon Dolarlar bağışlıyorlar bu kulübe...

1 liraya oynarken 10 liralık efor sarf eden adamlar, 10 liraya oynarken 1 liralık bile kıpırdamıyorsa, takım, mücadele, yardımlaşma, konsantrasyon ve motivasyonu lugatinden silmiş kadar mesleğinden uzaklaşıyorsa bu işte fahiş bir yanlışlık var.

Fenerbahçe’nin öncelikli meselesi bu arkadaşları yoğunlaştırılmış bir kurstan geçirip, futbolun ‘takım oyunu’ olduğunu ve taşıdıkları formayı hatırlatmaktır. Futbola da en az ‘kelepçeli alemler’ ve gece hayatı kadar ciddi yaklaşmalarını sağlamaktır. O kelepçeler, kulübün hedeflerine, bunun için harcanmış onca emeğe, yapılmış fedakarlıklara vurulmuştur. Zihniyet devrimiyle, kurumsal devrimle, kulübün geleceğiyle alay etmek, yalanlamak, ‘ti’ye almak ve hatta aşağılamaktır.

Yani mesele belli; o gelmiş, bu gitmiş hepsi hikaye!