Soğuk 'Düş'

Haberin Devamı ›
Mücadele desen, koşmak desen, tempo desen hepsi ligde hiç olmadığı kadar vardı. Ancak sonuca gidecek şekilde, doğru pas ve doğru şut tercihi, yani efektif oyun hayli sıkıntılı... Yani enerji sarfiyatı gereksiz derecede fazla ama üretim de olabilecek en düşük seviyede...
Şut ve gol pozisyonu yeterliydi. Rakip, Fenerbahçe’nin ceza sahasına ilk kez inip karambol yarattığında dakika 21’di. Tabii Bilica’nın teğet ters vuruşunu ve asistimsi tiplemesini misafir hanesine eklemezsek.
Twente çok koşan ve çok yardımlaşan, disiplinli, enerjik ama çekingen bir ekip. Slovak Stoch, Sloven Novak’ı hatırlattı. Sarı-Lacivertliler ‘varyete’ aramak, fiyaka yaratmak yerine basit oyunu tercih etse, maç ilk yarıda kopardı. Mesela Gökhan ilk yarının sonlarında boş değil bomboş durumdaki arkadaşlarına verseydi o bile yeterdi. 63’te 1 dakika boyunca uyurgezer gibiydi Fenerbahçe defansı... Kâbus daha orada başlayacaktı.
Mehmet’in çaprazdan gönderdiği güdümlü füzenin sevinci, kendini gereksiz sakatlayan Gökhan’ın kanadından gelen gaflet golüyle kursaklarda kaldı. Sonrası bildiğiniz gibi.
Santos kuyruklu yıldız efekti. Ya göz kamaştırıyor, ya yok oluyor. Güiza yine aynı telden de, pozisyonsuz pozisyonlardan gol çıkaran Alex’e ne oldu!
Telafisi tabii ki var, ama zaten zor olan iş çok daha zor artık!